dağına paralel yatarken damında köy evimin
ufuklardan geçmiş satın alıyorum
ne dağın ardı bilinmez
ne geleceğim
biliyorum
bu kaza çocuklarının ağızlarından akarken karpuz suları
gözlerinde ölüm hasreti
ayaklarında geçen yazın sandaletleri
"baba! evlenmek istemiyorum"
"anne! vurma ağlamak istemiyorum"
yıldızlar santimetrik bir ilişki içine kilometrik gülüşmelerle bakıyor üstümüzden
oysa ufuklarda şehir ışıklarına aşık köy ahalisi
bir döşek
bir parça ekmek
bir tas sudur tüm mal varlığı
ve gidiyor
neyi var neyi yok alıyor genci yaşlısı
ve gidiyor
uyumadan beş dakika önce
kelime-i şehadet bileti
koltuğu yün dolu döşeği
gidiyor
gidiyorlar
yamandır hali köyümün
insanları yavandır
bağları yayvan
ve yüzyıllardır aynı tas aynı hamam
20.08.2020