Yaşamak istiyorum derken gözlerinin içi parlamaya başlamıştı. Hiçbir şey umurunda değildi. Ruhuyla yaptığı bu konuşmalarla aslında sadece kendisine cesaret vermeye çalışıyordu. Gecenin karanlığında aydınlatması yarım yamalak olan ara sokaklardan ilerleyerek evine gitti.
İki odalı sade bir evi vardı. Odalardan biri kendi yatak odasıydı zaten. Ev genel olarak temiz ve düzenliydi. Dışardan ilk kez gelen birinin ev için söyleyeceği ilk kelimeleri bunlar olması muhtemeldi. Zaman onun için geçmek bilmiyordu. Temiz olmasına rağmen evini baştan aşağıya tekrar temizlemeye karar vermişti. Aklındakileri bir türlü birleştiremiyordu. Düşüncelerine dalmışken birden kapı sesiyle irkildi. Aceleyle kapıya vuruyordu bir çift el. Eve geldiğinden beri oturduğu sandalyesinden bir anda kalktı. Kapıyı açtığında kız kardeşi biraz şaşkın biraz sinirli yüz ifadesiyle ona bakıyordu. Nerede kaldın niye bu kadar beklettin beni diye hayıflanmaya başlamıştı bile. Kendi içinde bir sürü cevabı vardı bu soruların ama onunla tartışmayı göze alamadı.
İkisi bir masanın etrafına oturmuş gündelik konular hakkında konuşmaya başlamışlardı. Kız kardeşinin kocası askerlik yapmak için ülkenin çok uzaklarına gitmek zorunda kalmıştı. O sırada Şerif’in sesiyle ikisi birden irkildi. Şerif mahallenin güvenliğini sağlayan bir askerdi. Zor günler geçiriyorlardı. Ülke bir yandan mahalle bir yandan karışıklıkların içinde buluvermişti kendini.
İnsanların ne yapacakları böyle zamanda belli olur derler. Çünkü insanız. Her yeni olay karşısında insani tepkilerimizi oluşturuyoruz.
Bugün yine diğer günlerin aynısı, hiçbir fark yok. Aslında mutsuzluğumun sebebini biliyorum denememek ama neyi deneyeceğimi bilmiyorum. Doğru gelen şeyler yanlış gelen şeyler karıştılar. Napmalıyım bilmiyorum. Diğer insanların hayatını izlemek için yaratılmışım sanki. Elimden ne gelir neye dönüşür bilmiyorum. Asla iyileşmem olarak baktığım için kendimi ne çok ihmal ettim. Napıcağını bilmiyor ama onu bu ana kendi kararları ve seçimleri getirdi. En iyisi olmak isterken kendisini sürünün en arkasında buldu. Daha iyi hissediyor ama daha iyi halinden korkuyor. Kendine inanmıyor ki gördüğü herkes ondan daha iyi olduğunu düşünüyor. İçten içe öyle olduğuna emin. Herkesi kıyaslamak bir yana kendi hariç herkes olmak isteyenlerin hikayesi. Ne olacağından asla emin olamayanların.
Her gün yeni biriyle tanışmak istiyor her gün yeni birini tanımak ama asla gerçekleşmiyor.
Birden gözlerini açtığında kendisini uçsuz bucaksız bir ormanın içinde bulmuştu. Buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Çamura bulanmış ellerine baktı uzun bir süre. Kafasında bazı anlar dönüp duruyordu. Eliyle yavaşça kafasını tuttu. Hatırlamaya çalışıyordu. Dün gece dışarıda gezerken kısa kısa parçalar düşüyordu aklına. Güneş yeni doğmuş olmalıydı çünkü güneş ışınları ağaçların dallarından yavaş yavaş içeriye doğru girmeye başlamıştı. Tam bunları düşünürken çantasından gelen telefon sesiyle irkildi. Çantasını açana kadar telefon uzunca bir süre çalmaya devam etti. Telefonu eline alabildiğinde çoktan kapanmıştı. Saati net olarak görebilmişti sonunda 8.29 net görüp görmediğine emin olmak için gözlerini kırpıştırarak tekrar baktı. Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu belki ama ormanda yolunu nasıl bulabileceğini küçüklükten beri gittiği kamplar sayesinde öğrenmişti. Yolu aramaya koyulduğunda yolu daha önceden hatırlar gibi olmuştu. Tüm bunlara anlam yüklemeye çalışırken birden duyduğu sesle irkilmekten kendini alıkoyamamıştı. Biri ona yaklaşıyordu. Sesler gittikçe yakınlaşıyordu. Usulca kendisini sakladığını düşünerek bir ağacın arkasına sakladı kendini . Neyi niye yaptığını kendisi de bilmiyordu. Tamamen içgüdülerine bırakmıştı kendisini. Aslında bir rüyanın içinde olduğunun farkındaydı. En azından öyle olduğuna inanıyordu. Korkusu sanırım biraz buna güveniyordu. Ormanın ilerisinde seslerin olduğu tarafa vermişti tüm dikkatini. Çok uzun zamandır bir şeye bu kadar uzun süre bakmadığını fark etti. Bilinçaltı ona nasıl bir oyun oynuyordu? Aslında hayatında sıradanlıkların içinde bir yerde sıkışıp kalmıştı. Başına ne gelirse gelsin bu yolculuk ona farklı bir hayat olduğunu hatırlatmıştı. Başka bir hayat… Her gün aynı şeyleri yapmadığı aynı insanları görmediği aynı tepkilerle günü bitirmediği. Her neyse bu başına gelen sanırım hoşuna gitmişti. Çok uzun süredir rüyalarını bile hatırlamadığını hatırladı. Düşündükçe daha da iyi hatırlıyordu. Bunca zaman…
Aslında içinde açıklayamadığı bir şey.. Sanki her şeyi değiştirebileceğine inanan bir duygu. Doğru kelimeleri seçemiyordu çünkü çok hızlı düşünmeye başlamıştı. Ormanın içinde birinin ona yaklaştığını düşündüğü şey de yankıdan başka bir şey değildi. Evet orman kocamandı ve kendi içinde bir sürü ses aynı anda duyuluyordu. Aynı kendisi gibi. Kendi içindeki ses gibi. Ama o an aslında her şeyin işleyişinde olduğunu fark etti.
Aslında anladı. Ama anlayıp anlamadığını anlaması için biraz daha zamanı var. Önemli olan da bu zaten.