Boynumda hanımeli mahzunluğun,
-Halâ vanilin tozar mı ki yanağın?-
Bavulumda çıkartılmamış bir yaz akşamı
Şu geleni iyi tanıyorum
Adına yazılmış bir kan portakalı/çiçeği
Alnındaki üç kesiden çıkarıyorum neler taşıdığını
Tanımam mı canım, ben,
Sensin umursuzluğu öğreten..
-Ne geçti aklımdan, ne buldum sahi-
Sevinçlere dik duruşlu MeŞenin
Hüzüntüye kambur gölgesiyim işte..
Şimdi sessizliğe alarga
Limansızlığa yamalı yürek
Tüm şiirlerden adını toplatıyorum
Ondan ya
Bırakmıyorum hiçbir tohumu
Çiçeğe durmayacak Terra Rossa’ya
Ah! Gelmeyen Rosa, yüreğe ilişlisin her dem,
Ve Gitmeyen Krizantemler.
Bitmeyen ve varmayan o yemin ki sağ yanımdır
-sözün durur karşıma!-
Büyüyorum ben
Görünmüyor kıyılarım,
alabora.
Çımariva karanfiller,
Hisa yürek!
Ha varmışız limana, ha dipte batığız
:En mavi!
Ne çıkar yani?!
En derindeyiz işte yediverenim,
En sahici,
en hakiki,
en hakî..
Yelkenim Akdeniz, tuzlu mistrâl nefesi,
Gömleğimde ezilmiş taneleriyle nar!
Boğazıma adın durur,
Lombozumda dağlar var!
Mirza Şâmil.
23Temmuz’23
.