Gök söyledi çığıran bulutların hüzün kusan inleyişlerini

Yeryüzüne düşen her çiğ tanesinde

Toprağın balçığa yenilişini izledi bütün melun gözler

Savaşa çağrılır süngüleri ceplerinde taşıyan bütün katiller

Kirli ve açık gövdelerin çarmıha gerimi

Derimize giydirilmişken o kurşun delikleri

Ölü memleketlerini bizlere verdiler


"Ben ne zamanı tutabildim

Ne de örtebildim kirli ve açık yerlerimi"


Büyük anlatıların tenha gürültüleri

Eğilip suya okundu

Ani büyümüş katrelerin aynadaki vehmi

Toprağı teninde tadan acelelerin kuruntusundan

Geçmişi öksürmeyi unutan hastalıklı bir nefesti


Bir aralık bırakılmış mesafede

Hastalığı geçirmiş ki kollarına

Uzatmakta tehlikeyi

Yürür dururdu memleketimden toprağımdan

Bir selamın ilk kelimesi gibi

-Merhaba


Telaffuzu nasıl edilir bilinmez

Karardı iki dudağının arasında


Tanrı buyruğudur

ıskaladım

Sevap söylediler


Artık

çıkıyorum

bir bir

merdivenleri


Gevelendi farazinin içinden

Bir günaha gebe kalıp yine aniden yeşerdiği gecede

Bir köşeyi oyup oyup doldurup

Dönerdi dünya ellerimden