Benliğimi kaybediyorum normal , sağlıklı bir birey olmak adına asıl beni, ruhumu, aklımı bastırıyor ve ötekileştiriyorum. Hem de ruhumu bu kadar çok yansıtmak isterken hem de daha asıl beni bulamamışken. Ruhumun farklılığını dışarıya yansıtmanın normal olmayışı neden düşüncemi sağlıksız yapıyor? Bilmiyoruz. Ama arzularımı baskılamanın daha da körüklediğini alevimi hepimiz biliyoruz. Ne yapmak, hangi yolu tercih etmek gerektiğini bilmiyorum ve bu belirsizlik nefes almamı zorlaştırıyor. Suçluyum ve kendimi suçlamak gerektiğini en başından beri biliyorken aptal insanların bahaneleri arasında kendime bir perde indirmişim ve gerçeği görememişim kısa bir süre. Soğuktan bacaklarımın titremesi ve rüzgârın saçlarımı savunması eşliğinde kamburluğumu varlığa dökmemin sebebi de gözümün önünün açılması olsa gerek. Bir insan suç işlerken yaptığı şeyin suç olduğunu bilmiyor diye masumluğa erişemez ki. Saçma iddialarla masum bir insanı öldürmek ve masum olduğunu sonradan öğrenmiş olmak bizi suçumuzdan uzaklaştırır mıydı? Bir şeyleri somutlamak acımın zihnimde belirmesini arttırıyorsa ve ben deniz bundan zevk alıyorsam ama aslında o haz zannettiğim şey sadece alışmış olduğum bir his olduğu için kendimi zevk içinde sanıyorsam bu kendimi anlayabilmek için verdiğim çabaya zarar mıydı ziyan mıydı? Bir ruh dünyaya acı çekmek için gelmiş olabilir miydi? Ruhumuzun isteklerini böyle ağır ağır taşların altına koymak aldığımız her nefese yazık olmasından başka ne anlama gelebilirdi? Ölüp gideceğiz işte demek insanlara neden bu kadar katlanılmaz gelmişti? Geçmişin sırtımıza verdiği kamburu neden hep böyle saklamak gerekmişti? O şelale olan gözler neden bir damla su çıkarmaya utanır olmuştu artık? Gövdenin verdiği ağırlığın kahkahalarını başlatması neden insanın gözlerini bu kadar kolaylıkla kör edebilmişti? Amaçsızlık insanlara nasıl böyle imkansızlık düşüncesi vermeye başlamıştı? Değer miydi çocuğum bunlara? Cioran'a göre intihar için çok geç kalmıştık ama geçmişi yüzünden değil de geleceği istemeyen biri de bu geç kalanlar sınıfına girebilir miydi? İnsan her gün yeni bir karakterle güne uyanıyormuş gibi hissederken nasıl var olabilirdi? Bir önceki gün sevgi dolu hissederken bir insana, ertesi gün gözlerine nefretten bakamamayı ve bunun aslında hiçbir gerekçesinin olmayışını insan bir avuçluk kalbiyle nasıl kaldırabilirdi? Karanlık bu kadar çokken, bu kadar her yanımı sarmışken ve ben bu kadar sarhoşken, o gördüğüm mum ışığının uzaklığını kestiremezken nasıl kendimi aydınlığa ulaşabileceğim konusunda beklentiye sokabilirdim? Soğuktan ellerim titrerken iğrenç bir yazıya devam ederek kendimi anlatma çaresizliğine girişmeye çalışmam niyeydi?
Öteki
Yayınlandı