Sığ bir koya kırmızı çalalım sevda gibi

Seninle zeytin toplamaya

Ama geldiğim yerde ağaçlar kör kütüktür

Bana sorsan yaşanmış şey değil

Zaten bu ülkede kahramanlar hep ölür

Ben de öleceğim

Babamı gururlandırdığım yerde

Olur ya.

Yoksa yanında alçakça yaşlanmak

Yaşlandığını farketmeden yaşlanmak

Adımı o evin harcına katmak.

Öyle de olurdu

Eğer satmamış olsaydım sultan pazarında

Birbirine düşman üç tüccara hem de üç kuruşa


Bu aralar öyle biraz

nereye dönsem kör bıçak

İlk gün nasıl geldiyse sesin peşimden

Ve nasıl geçip gittiyse sonunda

Tüccarlar bana hikayeler ikram ettiler

Babalar ve oğullar ve devletler ve diğerleri

Perec'in yatağına uzanıp ciğerlerime çektim


Bir keresinde bir kahramana rastladım

Tüccarlar zeytin dallarına asardı onları

Ben Beckett pençesinde çocukken

Bir evim olacağını hiç düşünmeden

Henüz kanamazken kahramanlar

Öyle anlatırlar

Babalar çocuklarını gözyaşlarından tanırmış

Buradan çok kuzeyde

Ve doğuda

Şimdi devlet "ol!" diyor

Ben sessiz oluyorum

Beckett ussuz oluyor

Bu hikaye sensiz olmuyor.

Dön.