Öyle bir ölüm olacak ki benim ölümüm;

Arkamdan ağlayamayacaksınız,

Göz pınarlarınız zorlayacak sizi ama parmaklarınızla bastıracaksınız,

Eliniz gitmeyecek ama zorunda kalacaksınız, özensiz kesilmiş tırnaklarınız gözlerinize batacak.

Üzüleceksiniz devamlı ama küfür edemeyeceksiniz.

Suçlayamayacaksınız beni, ben de sizi suçluyor olmayacağım çünkü.

Suçlu bulamadığınızdan dolayı tarifsiz olacak benim ölümüm sizin için,

Anlaşılmaz ama beklendik yine de.

Belli belirsiz bir his olacak içinizde, dile gelemeyecek,

Başlayacaksınız cümleye ama sonunu getiremeyeceksiniz.

Görevlerimi tamamlayıp gideceğim muhtemelen,

Doğduğumdan beri korkak davrandığım her anı telafi edeceğim zihnimde ve zihninizde ki;

Bunu kim yargılayabilir ki zihninizde oluşturduğunuz tanrıdan başka?

Beni özleyeceksiniz ama o kadar da değil.

Kekremsi, lezzetsiz ama tahmin ettiğinizden uzun süre kalan bir tat bırakacağım zihninizde,

Rahatsız edeceğim hepinizi hiç istemesem de...

Gömerken iyi bilirdik diye haykıracaksınız arkamdan!

Ama hiç de iyi bilmeyeceksiniz... Bilemeyeceksiniz...

Tıpkı benim hiçbirinizi bilmediğim, bilemeğim gibi!

İşte son anları dahi yalanla, avuntuyla ve küfürle dolu bir hayata yaraşır,

Öyle bir ölüm işte...