1 Ocak'ta, gecenin saat 4.30'unda, küçük odamda, karanlıkta tek başıma otururken saatin tik tak edişinin bana eşlik etmesiyle hiçbir şeyin iyi olmayacağını ve hiçbir zaman mutlu olmayacağını anladım. Ne kadar uç bir seviyede depresyonda olduğumu bilmiyorum ve bu bana normal geliyor, işin kötü tarafı artık sigara ve alkol etki etmiyor. Hayatımda ne yaparsam yapıyım hepsi sahte; en iyi ünüversiteye gidince, çok iyi bir iş bulunca, çok para kazanınca, evlenince, pahalı bir arabam olunca, lüks bir evim olunca, çocuk yapınca, herkesin saygısını kazanınca sanki bunlar geçecek ve mükemmel bir hayata kavuşacakmışım gibi davranıyor insanlar. Ama siz insanlar kendi bedeninizde hapis olduğunuzun ve aslında hayatta olmanın iyi bir şey olmadığının farkındalığına sahip değilsiniz. Sadece oradan oraya koşup bir şeyler yapıyorsunuz ve nedensizce bunlara duygusal tepkiler gösterip, üzerinden mantık yürütüp kendinizi tatmin etmeye çalışıyorsunuz, bence bu kendi hayatınızın anlamsızlığının büyük bir kanıtı. Devam edin, ne diyebilirim ki size sizden olan ben. Hapsolmuşum ben de sizin gibi kendi bedenime; kurtuluşun ne olduğunu bilmeden onu bekliyorum ben de işte, sanki öyle bir şey varmış gibi. Kendimi kandırıyorum işte. Yapacak bir şey yok. Akıp gidiyor zaman ve daha da karamsarlaşıyorum. Siz de bana diyorsunuz: "Ay Kerem ne kadar karamsarsın, böyle şeyler yazma ya, biraz gül, gençsin daha, cart curt vs." Seni kendinle baş başa bırakmak isterdim, ama baş başa kalacak kadar farkındalık sahibi değilsin, nasıl böyle oldu insanlar? Ne ara bu kadar kör ve sahte oldu, zombiye benzetmek istiyorum ama onlar insan görünce anlayabiliyor, siz ise herkesi sahte sanıyorsunuz, anlayamıyorsunuz. Acaba ne zaman bana bu kadar var olmak yetti diyeceğim? Merak ediyorum, ama merakla beklemiyorum.
Bunları yazmam da 17 dakika sürmüş, yorum yok. Kendi yalnızlığımı somutlaştırmak için yazıyorum sanırım; sanki kendi klonumu oluşturmuş, karşıma oturtmuş ve işte Kerem sen de şöyle böylesin, diyorum. Sonra ona bir soru yöneltiyorum, neden yaşamaya devam ediyorsun? O da diyor ki "Sanırım hayattan ve kendi iğrençliğinden esinlenerek yazdığım yazıların her şeyin ne kadar daha kötü bir halde olduğunu belirttiği ve daha ne kadar kötüleşebileceğini merak ediyor ve kendimce nasıl somutlaştıracağımı da merak ediyorum." diyor. Ben de "Hm, ilginç sanırım." deyip, bir sigara daha içip, karşımdaki klonuma bakıp, ardından gözlerimi karanlık odamdaki tavana çevirip, acaba nasıl olacak, diye düşünüyorum. Sanırım bu yeterince karamsar oldu. İşin daha kötü tarafı bunları okuyunca hoşuma gitmesi, "Aa benim gibi birisi var!" diyorum, ama o benim zaten. Ama yanlış anlamayın kesinlikle deli değilim. Kendime dürüst davranıyorum o kadar.
Can Akyüz
2022-09-22T05:41:16+03:00Esenlikler, bu yazıyla ilgili yazı yazmayacağım. Sadece bir şarkı bırakacağım: https://youtu.be/hD5hIqeKNVE . İyi günler dilerim (mümkünse).
Kfirety
2022-01-03T15:48:56+03:00heduanna teşekkür ederim :)
heduanna
2022-01-03T13:34:40+03:00Katılıyorum, kesinlikle delilik değil bahsettiğiniz eylem. İnsanın dünyada değil de kafasının içindeki yalnızlıkta kendisine düşman olan kaç benliği vardır, kim bilir? Bazen kendimizi karşımıza alıp kendimize sayıyoruz. İnsanları eleştirirken o insanlardan biri olduğumu da biliyoruz. Ama bunu düşünmek, bu hissi solumak belki de yaşamı sürdürülebilir kılıyor. Bir noktadan sonra insanları bir sıkıntı gibi taşımayı bırakmanın bir yolunu bulmak gerek yine de. Bu devirde kimseye umutsuz olma, mutsuz olma denmez ama umut ve mutluluk her daim var. Ellerinize sağlık. :)