Rüzgârlı ve soğuk bir gecede bilmediğim bir şehrin sokaklarında aç biilaç dolaşırken bir köşebaşında kör bir dilenci, kalbime karşılık bir somun ekmek vermeyi teklif etti. Kabul ettim ve kalbimi söküp onla ne yapacağını sormadan ellerine teslim ettim. Somun, patatesli Sandıklı somunu idi. Göğsümden kanlar akarken somunu kemire kemire yürüyordum.


Bir kasap dükkanının önünden geçip gitmek üzereyken kasap dönüp baktı, hâlime acıdı. Dükkanına buyur etti. Dükkanın önünde bir sürü kedi, köpek vardı. Hepsi kocaman. Yerdeki et parçalarını yemeye bile üşenir hâle gelmişler. Meğer o bölgenin insanı sakatat tüketmez, talep etmezmiş hiç; o yüzden kediler artık ulaştıkları ciğere de murdar diyecek hâle gelmişler. Neyse bizim kasap beni öyle göğsümde bir oyuk, elimde bir somun, üstüm başım perperişan görünce hâlime üzülmüş. Bana bir hayvanın yüreğini vermek istedi, göğsümdeki oyuk dolu görünsün en azından diye. Paslanmış birkaç aletle, hemen beş dakikada kalbi yerleştirdi. Elleri çok hızlıydı, ne yaptığını bilen birinin elleri gibi. Benimse aklım hâlâ yarım kalan patatesli somunumdaydı. Neyse küçük operasyon bitti, kasaba teşekkür ettim ve dükkandan ayrıldım.


Yeni kalbimle yama yapılmış bir pantolon gibiydim. Huzursuz bir bacağa geçirilmiş yamalı bir pantolon. Damarlarıma pompaladığı kana alışmaya çalışıyor bir taraftan da durmadan yürüyor, yürüyor ve somunumun hiç bitmemesini diliyordum. Sonra birden kasaba, göğsüme taktığı kalbin hangi hayvana ait olduğunu sormadığımı hatırladım. Yıllardır kendi içimde konuşmaktan insanlarla konuşup konuşmadığımı hatırlamıyordum. Ama yine de dehşete düşürdü bu umarsızlık. Geldiğim yöne doğru koşmaya başladım. Dükkanı kapatmak üzere olan kasaba zar zor yetiştim. Hırıltılı ve boğuk bir sesle kalbin kime ait olduğunu sordum. Yaralı olduğu için vurulan bir ata ait olduğunu, etini yarı fiyatına sattığını, kimse tarafından satın alınmayan yüreğini de bana verdiğini söyledi.


Sanki başka bir hayvana ait olsa bu kadar sarsılmayacakmışım gibi üç gün üç gece durmadan ağladım; yaralı ata ve yüreğine. Patatesli Sandıklı somununu bile unuttum ağlamaktan. Kim olduğumu unuttum. O gün bugündür göğsümde yaralı bir at yüreği, tek bir damla gözyaşı dökemiyorum. Kalbimi sattığım kör dilenciye binbir küfür saydırıyor, içimde devasa bir oyukla yaşayamama acziyeti gösterdiğim için kendimden nefret ediyorum.