Temmuz; hastanenin ikinci katında, iki yataklı, güneş ışığının bile girmediği odada kafasını yukarı kaldırmış, yavaş yavaş damlayan serumu izliyordu. Yanında kimse yok, oda boştu. Yalnız, hemşire serumu bağlamış, geçmiş olsun dileklerini sunup odadan çıkmıştı. Vücudu sanki güneşe dokunmuş gibi yanıyordu, aslında ateşinin bu kadar yükselmesine doktor da şaşırmış, özel hastanelerin kendine has testlerini sıralamıştı. Her bir testte hesap biraz daha kabarıyordu. Temmuz, kendi kendine güldü, ya parası olmasaydı?
Serumun her bir damlasıyla Temmuz sayıklıyordu; anlamsız kelimeler, hırıltılar içinde gözleri bir anda kapanmıştı.