Hep böyle başlardı masallar değil mi bir varmış bir yokmuş bazı zamanlar kuşlar ile birlikte uçtuğunu sanacak kadar özgürmüşüm de bazı zamanlar kötü avcılar kovboy şapkalarının altında pis bakışlarının sırıtmamasını sağlayan sararmış bıyıkları ile ikinci kez göz teması kurulamayacak kadar kötü avcılar hedefine giren bütün kuşları avlayacak özgürlüğü kendilerinde bulabilirlermiş. Eğer uçtuğumuz zaman avlanmanın yasaklanmasını dilersek şayet özgürlüğe küfre girmez mi bu, terazinin öbür tarafında ise küfre karşı bir mermi var her defasında göğsümüzü delme tehtidi ile karşı karşıya bırakan özgürlüğümüze küfreden bir mermi ama o mermiye küfretmenin de özgürlüğe küfretmekten hiç bir farkı var mı acaba hatta özgürlüğe küfrün ta kendisi o mermiye edilen küfür değil mi? O halde özgürlük avcılara belirgin sınırlar çizerek uçmak mıdır? Sınırlar özgürlüğün masaldan ibaret olduğu gerçeğini tekrardan yüzümüze vurmaz mı peki? Belki de kötü avcıların güzel gümüş mermileri ile vurulup toprağa düşen kuşlar ufak bedenlerinden kalan kalıntıları ile toprağa karıştıktan sonra tekrardan yeşerip ağaca konan elmaları yiyen kuşlar ile eş zamanlı çalışıyor olabilirler bu özgürlük masalında elma yemek kuşlara Adem'den kalma bir miras sayılır, kainatın yüce yaratıcısına bile hakikat uğruna karşı çıkan Adem'in hapis olduğu şu dünyada kuşlar mı özgür olmayı başarabilecek ya da daha da kötüsü birilerinin birileri ile anlaşarak bir iki dakikada tayin ettikleri kaderime gülümserken ben nasıl olurda özgürlükten bir masal değilmiş gibi bahsedebilirim ki size?