Biz insanlar, kendimizi her ne kadar üstün görsek de doğanın en aciz ve en yararsız canlılarıyız. Vicdanımız var gibi görünür arada, irademiz sayesinde üst seviyede olduğumuzu sanarız. Özgürlük tanımını hep yanlış anladık mesela. Seçim yapabilmek midir özgürlük? Yoksa kendi seçeneğini yaratma hâli midir?
Sartre, “İnsan özgürlüğe mahkûmdur.” der. Bu ne şimdi deyip yazımı kapatmadan önce siz değerli okurlara açıklamaya geçeyim derhâl.
İnsanlar seçimler yaparlar, hayatlarının her döneminde. Ve verdiği kararlar sonucu o hayatı yaşar. Yani özgürce karar verdiğini ve buna kendisinin yol açtığını düşünür. Ama bize bu seçimleri verenler bizi yönetenler değil midir? Neden seçeneklerimiz başkalarının elinde? Ya da neden sonuçlarımızı başkasının doğrultusunda ilerletiyoruz? Çünkü ego. Evet, her şeyin temeli ego. Her şeyin hâkimi ve yöneticisi olma mücadelesi içgüdüsü. Bunun nedeni de insanların neredeyse hepsinin pasif agresif yetiştirilmiş olması. Azınlık kısım da bunu fark edebilenler.
Peki neden hep seçim yapma hâline girip sonucunu çekiyoruz? Çünkü bizden istenilen bu. İnançlar, devlet, kapitalist düzen...
Bunlar insana seçim yapmasını, daha doğrusu kendilerine yararı olacak seçimler yapmasını emreder. Reklamlarla, ortaya atılan bir fikir karmaşasıyla ve elbette çalışmış olduğumuz işte. Hepsi akıllıca düzenlenmiş ve senden tek bir şey isteniyor, boyun eğmek. Sisteme, devlet büyüklerine vesaire boyun eğeceksin. Çünkü o zaman mutlu olabilirsin.
Okuyanlar ne demek istediğimi iyi anlayacaktır, George Orwell'in 1984 romanında bir boyun eğiş, bağnazlık görüyoruz. Bu distopik yanılsama aslında günümüzdeki durumdan pek de farklı sayılmaz. Ama yine de umutluyum, değişebilir, değiştirilebiliriz. Peki nasıl?
Çok basit. Yazımın başında belirttiğim gibi kendi seçeneklerimizi yaratarak. Aytuğ Akdoğan özgürlük için şunu söyler, "Özgürlük, vicdanının rahat olmasıdır. Vicdanın rahat olmazsa nereye gidersen git, istersen hayatın boyunca seyahat et, asla özgür hissedemezsin. Ancak dört duvar arasında bile olsan ancak vicdanın rahat ise özgürsündür." Çok güzel özetlemiş.
İşin özü, değerli okurlar, her şeyde bir ego durumu olduğu gibi özgürlük olgusunda da yoğun bir hükmetme mücadelesi var. Mevzu, bu hisse karşın kendi seçeneklerimizle kendi yolumuzu seçmekte. Boyun eğmemekte. Peki, soruyorum size, özgür müsünüz?