Biraz yeşil, biraz toprak,

Belki biraz da ben...

Yeşilin en asil tonu,

Gökyüzünün berrak mavisiylr karşılaşıyor...


Gözlerimi ayıramıyorum...

Mavi ve yeşilin soğuk ahengi...

Nasıl da içine çekiyor...

Kuşlar uçuyor...

Taşlananlar değil bu sefer;

Kargalar ve martılar,

Kumrular ve kargalar...


Bu da sebeplisinden bir sözler bütünü...

Özledim...

Bu sefer sebep de çok belli değil...

Kuşlar ötüyor,

Kuşlar mı sebep?


Sonbahar geldi tekrarhana gerekeninden;

Ekimli ve kasımlı...

Sonra kış gelecek,

Aralık gelecek...


Aldığım nefes içime işliyor,

Eskisi gibi acı vermiyor,

Yaşamla yeşertiyor;

Ağaçları solduran soğuk

Beni yeşertiyor...


Sebep gayet anlaşılır aslında...

Ben kabul etmiyorum.

Yıllanmak istemiyorum esasen...

Yıllandırmak istemiyorum...

Ancak ne zaman bur ağaç yaprak dökse,

Anlıyorum;

Yıllanıyoruz...


Eskiden bu düşünce güzel gelirdi...

Şimdiyse her gecem bir kabus,

Her ay daha da hapsolmuş oluyorum...


Çok istedim sürmesin...

Yapamadım...

Ne kadar da beceriksizlik değil mi?

Yine de "değil" de, lütfen...


Eğer şimdi o kuşlardan biri uçarsa,

Konarsa şu camın kıyısına,

Boğarım.

Parçalara ayırır ve camdan atarım...

Zaten aylarca ölü değiller miydi yolumda?

Öylelerdi...


Belki de şimdi ben öldürmeliyim.

Parçalarının her birini özenle...

Kana bulamalıyım.

Kana bulanmalıyım.


Özledim...

Sebep sonbahar ve güvercinler...