Bir varlığı ne kadar seversen sev, kendi yalnızlığını özlersin günün birinde. Onu yaşamak, onunla baş başa kalmak, kendi içinle konuşmak istersin. Bir garip haz verir sana başlarda, kendi başına olmak. Ne kadar çok şey biriktirmişsindir yapılmadık. Ne çok şeyi ertelemişsindir. Dostlarla sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenmemişsindir kaç zamandır. Amaçsız yürüyüşlerin olmamıştır sokaklarda. Birde eve ne zaman istersen gitme isteğin paslanmış gibidir neredeyse. Kuş gibi hafif hissedersin kendini başlarda. Arzu ettiğini ne zaman istersen yapabileceğini bilmek hazza boğar seni bir anda.


Önünde kısa bir zaman vardır, oysa yapmayı istediğin bir çok şey biriktirmişsindir. Sıraya koymaya kalkarsın, ancak hangisini öne alacağına bir türlü karar veremezsin. Biraz daha düşünürsün, bir çay içersin, sonra üst üste birkaç sigara yakarsın. Çoktandır aramadığın insanların hatırını sorarsın kısa telefon konuşmalarında.


Ve artık gece yarısı olmuştur!


Sen ne yapacağına hala karar verememişsindir. Canın sıkılır, amaçsız bir kaç tur daha atarsın sokaklarda. Bir anda eve gitme isteği doldurur içini. Sabaha kadar gitmemeye karar verdiğin evine gitmek birinci amacın olup çıkar o anda. Anlarsın ki büyük bir boşluk beklemektedir seni. Sevgili yoktur yanında. Ardından özgürlükle ile sevgiliye olan özlemini bir kez daha sorgular sonrada dokunursun her şeyi unutarak telefonunun tuşlarına...