Dağıtır ya kuzgun nizamice inşaa edilmiş bir serçe yuvasını

öyle sebepsizlik halidir işte bu 

içinde yüzdüğüm vandallığın.

“seni özledim” demeye bin şahit varken içtima alanında,

ben mıntıka yapar seni söylerim kuru yapraklara

ve aşkından nasiplenmemiş çocuksu ruhlarıma.

( Eğer kaldıysa.)

Üzerime tünen bu kalkmamış cenazelerin

uzak yakın fark etmeyen git gellerin ile bir ilgisi yok değildir.

Tren yolları ile bağlanan şehirlerin yolculuğundan

bir hayır gelmez, bunu ben ve abonman kartım iyi bilirim.

Zaten sağılır kederim - memeleri şiş bir kadın gibi,

çağrılır ürkek terin uluorta gözyaşına karışan tuz ve kirin.

 Ezanlarda hadsiz irkilmelerim sabah ezanında;

nefsimi ve nefesimi yoklayan sen sevgilim.

Kinim yok aşkımdan başka yoksulum vallaha

n’olur gelme üzerime, sözlerim dolu emanet bir tabanca.