Umutsuzluk sokağında dolaştım. Bilmenin ve istemenin içimdeki hislerle titreşiminden biricik oluşumu arzuladım. Soydaş olmanın kuru ve puslu oluşunu anarken ellerimin dallanıp budaklandığını gördüm. Karşılığını sinemde içsiz bakışlara verdim .

İstemden...

Açım.

Annemin, kolumdaki seyrek kılların sırma olduğunu bilmediğim saçlarından almışım. Bahtımda şehirlere serpilmiş insanlara verilmiş hüzün var. Fazlalıkta bozuk tozlu duman yeniden diyecek kadar güçlü. Ölüm saati mektubu ve zahmet vakitleri içerlemesi, incecik iken bağlandığı yerden koptu.


Sütten kesilmişim, hasret dumanı verilmiş ve ektiğim tohumlar duman çalgını yemiş. Çıkmaz duraklarda ve varoluşsal salkımlar da bilgisizlikle sınandım. Alışamadım, sebepsizliğime alışamadım...


Tezlik versin felek bana çünkü hala geç kalmaktayım sana.

Başım ağrırdı eskiden, şimdi ise kuytu rüyalarıma imreniyorum.

"Ve" diye başlayan satırlarımda sonuçsal sevgiye ve ertelemeye ket vurdum. Bilmiyorum, bu yürek tüh edilen yerlerin dumanı mı?

Konusuz varlıkların olmadığını hep bilirdim ve kelimeleri anne.


Beni bu seçime kendim götürmedim.

Telaşım bana bozuk hislerle verilirken istenmiş hislere terk etmeyin.

Affedin, annemi sevmeyi ben de isterdim...