18 ağustos 1992
O zamanlar tanrıların
Demirden bulutları vardı
Nefes almak icat edilmemiş
Sana dokunmak henüz yasaklanmamıştı
Ağzım yıldırımlara açılırdı yani
Mum yanardı annem rahle diyor
Ne kadar cezam kaldı
Rahme açılan yolu görmek için
Kimine göre bir binek
Altındaki taşı eziyor
Kimine göre paslı bir tohum yüreğim
Oysa başka hikaye
Kire yabancı bir ses
Camisi başka şehirde bir minare
Karnında karınca yuvaları varmış
Sonra tersine büyüdüm
Sonra doğdum ne hoş kelime
Durmayı estetik bulmak buraya kadarmış
Ne kadar yaklaşabileceğini sorma
Sorma nefesine ani bir frenle
İşte hurda düşlerin