bir kere o kurumuş dudağına
değecek olsa nefesim
tenin tenim olurdu
sesin düşecek olsa geceye
ay güneşi doğururdu
gözlerin gözlerime takılınca
sıkıca bir kanca gibi
ahlak yasaları hapsolurdu
o yatağa birden yuvarlanışlar
el ele tutuşlar taşralı heyecanıyla
dağılmış çarşaflarda oyunlar
hiç utanmadan
çırılçıplak
düşünce aynama
seninle baş edemeyişlerim
karıştırır aklımı
ayıp ederim
oysa ben direnmeyi
orta doğudan öğrenmedim mi?