"yanıbaşımda kırık bir ayna ile oturuyormuşum gibi hissettirirdi. aynanın her kırık parçası başka bir acımı yansıtıyormuş gibi... o geceden beri, ferhât hiç konuşmadı. omzumda dinlenen başını seller alıp götürmüş misâli, gelen geçen yağmur altında kaldım sandı. yanıbaşımda kara bulutlarla dertleşiyormuşum gibi hissettirirdi. o gece, ferhât ilk defâ yanımda ağladı; hıçkırıklarını duymayayım diye sarf ettiği tüm çabada kıydım kendime. mehmet efendi, hâlini görmeyeyim diye ateşe verdi ocağını; hekim gör dersiniz bana. benim acım vefât edeli bir hafta oldu, efendi." titreyen ses tellerinde binbir cellât, her soluğunu kesiverdi oracıkta.
"hekim yetmez bana."