Deprem olmadan da evi bir gecede yıkılabilirmiş insanın, sel olmadan da su altında kalabilirmiş tek mirası, çığ düşmeden insanın üstüne insan canını verebilirmiş ve gökkubbeden yağan yağmur insanın içine işleyip nefesini kesebilirmiş, ateş hep düştüğü yeri yakar; su taşıyanları ısıtırmış meğer, ateşi söndürseler de yaktığı yer viranmış, gülen gözler solar hatta kalpler atmazmış. Bir ana, bir baba evladını gözünden sakınır da vatandan saklamazmış, kor düşse de gönlüne feryad-ı figan edip edebini bozmazmış. İnsanoğlunun sırtı sıvazlandıkça kamburlaşırmış kamburunu görmezmiş. Kamburuna alışır hatta onu severmiş, kamburu yüzünden şerefli yükleri bir kenara koyar yoluna gidermiş, kendi huyundan kendi suyundan nabzına göre şerbetini içermiş, insan canı ucuz eti ağır olurmuş, o ağırlık ateş düşen yüreğinin ağladığı kanlarmış ve acı dediğin birkaç cümleye sığar da bir bedeni yıkarmış.