Evet söylüyor bütün mahalleye
yahut sokağa
şu iki komşunun
Beyaz ve sarılığını.
Ne farkı var kırmızıyla kızıl arasında
neresinde tuhaflık var fırından ekmek alan çocuğun ekmeği eve gelmeden yemesinde?
Çınarlar da evlenir,
mümkünlerin birbirini sevmesi gibi.
Susunca sen kalem düşüyor elden
Güneş bırak boyasın duvarı,
Yum gözlerini, tahayyül et bizi bir durakta,
yine heyecanlı heyecanlı biniyorum otobüse,
Sevgini göstermeden oturtmuyorlar bu şehre,
gidiyoruz
geliyoruz
biz sessizliği seviyoruz
sessizliğin mevsimi dünyadır.
Geldik, hadi in hanımefendi,
hava biraz rüzgârlı,
mevsim sonbahar,
yapraklar çok sevdiği toprağına kavuşuyor
geldiğine dönüyor
salt yapraklar mı
çocuklar da dahil hanımefendi.
Bu şehir vapurlarında doğrur seni,
büyüdünmü bırakır boğazına seni,
yutar,
kocaman bir uykuda uyur durursun
vapurunda beşiğinde yatarken.
İnsanlar bürünmüşler,
sonbaharı mı sevmiyorlar rüzgârı şehri mi
kiraz ağaçlarını mı?
Borcunu öde hanımefendi,
bu tebessüm liraları
bu yanaklardan geçebiliyor çünkü tek,
haydi et,
kırmızı terlik var ya fotoğrafta duruyor mu hâlâ
o dil ya da
diller nasıl tebessüm edebilir sende öğrendim.
-22/07/25