İnsan gerçekten de sevildiği yerde dallanıp budaklanıyor, bırakıyor gönül çiçeklerini bir bir yeryüzüne, görenlerin içini açacak hoş renklere bürünüp, yanından geçenlerin üzerine sinecek hoş kokular bırakıyor. Kimsenin görmesine izin vermediği sevgi tomurcuğunu açıveriyor. İzin verilmeyen o bereketli yerlere geçiş izni oluyor. Kendini sularına bırakıyor büyütsün, beslesin renklerini diye. Rüzgarı dallarını eğer mi, yağmuru tomurcuklarını döker mi endişesi taşımadan kışı da atlatıyor baharı da doyasıya yaşıyor. Mesela bahçelerini hiç soğuk vurmuyor. Güneş soldurmuyor o yeşil yapraklarını. Velhasıl, doğru insana denk gelmek, kurak arazide suyu bulup bahçelerini yeşertmene, çiçeklerinin açmasına yol açıyor.