İnsan öyle şeylerle sınanıyor ki neye üzüleceğine şaşırıyor.Üzülecek birçok sebep var ve sen neye üzüleceğine karar veremiyorsun.Adını,yaşını,kim olduğunu unutuyorsun,kendini unutuyorsun. Gözlerinden yaşlar süzülüyor, gözyaşlarının yanağını ıslatışını seyrediyorsun.Döktüğün gözyaşlarıyla birlikte yaş alıyor,yaşlanıyorsun.Gözyaşların seni büyütüp beslemiyor,sadece usul usul yaşlanıyorsun.Sana hayatın baharındasın diyorlar ama kimse ne hissettiğini sormuyor.Herkesin derdini anlatacak birileri var ama senin derdini anlatacağın kişi henüz doğmadı. Herkes kalabalık,sen tek başınasın.Omzuna başını koymak istediğin kişiler var ama o kişilerin hayatında sana yer yok.Sen,onların hayatında kendine yer açmak isterken onlar sensiz çok mutlu.Kaç yaşına geldin,bu zamana kadar kendine bir yer edinemedin,bir omza baş koyamadın,kimsenin ellerinden tutamadın. Tutulmayan ellerin ise seni boğdu.Yani,o yalnız bırakılan kadın tutulmayan elleriyle kendini boğdu