Kelimeleri belli bir sıraya koymak marifet işi..
*
Zaman eksenimden kaymaya devam ediyor ve ben kendi eksenimde kendi enerjimle dönmeye çabalıyorum. Her şeyi bir şekilde yoluna koyacağıma tüm benliğimle inanıyorum. Bence ben sanıyorum ki öyle yapıyorum. Zamanın içinde gelişen olayların hengamesine kapılmış vaziyette bazen şans eseri güzel şeyler olmuyor değil. Güzel ve kötü olan her şeyi nasıl kategorize ettiğimi de asla bilmiyorum. Bana bol şans! Ölüm ve yaşam döngüsünün etrafında, iskorçina manzaralı bir uçurum kıyısında hayallerimin deryasına balıklama atlayacağım sanırım..
Belirsiz bir rüyanın peşinden koşmak, bunu bazen tüm benliğinle istemek, beni daima şaşırtmıştır. Çünkü umut etmenin sanrısı başımda bir sancı. Bu kaçıncı avuntu?! Umut protestanlığımın sükseli mihrabında hissettiğim enerjinin kaçıncı yanılgısı?
*
Zaman ekseninden kaymaya devam ediyor. Bir şeyler oluyor ve bir şeyler bitiyor. Ucu bucağı yokmuş gibi görünen bu dünya da bir takım şeyler daima oluyor. Peki sen bunun neresindesin? Henüz bir eşikten içeri mi gireceksin, yeni keşfettiğin bir yolun izlek patikasından mı ilerleyeceksin? Keyfinin otuz dördüncü gününde misin, kederli bir şarkının en dibinde misin? Kalp çarpıntılarının peşinden mi gideceksin? Çevresel faktörlerin etkisiyle şekillenen karakterine nasıl iyi geleceksin?
Sorular, sorunlar okyanusuna yelken açmaktan başka bir şey değil.
Senin, benim, bizim ya da onların tek derdi yaşamak olmalı aslında. Başka hiçbir şey önemli değil..
' Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından. '