Oysa şimdi hiç bilmediğin, hiç bilmeyeceğin acılar yazıyorum. Olur da bir gün, tek bir satırını bile okursan bu sarı sayfaların, ben o banktayımdır. Gidip o banka otur sevdiceğim, dizime yatar gibi yat ve o boş sahaya bak. Bir rüzgar mı esti, bir yaprak mı düştü, yahut ne bileyim bir çocuk elindeki topu mu sektirdi? Hepsi benim inan. İnan, beni sevdiğin her yerdeyim. Adımı aklından geçirdiğin her sokakta, beni özlediğin her noktadayım. “Sen” olduğun her yerdeyim. Ben, gerçek senin tam içindeyim. Kalbini hatırlarsan bir gün, yavaşça yokla sol tarafını. Oradayım ben. Ne zaman ihtiyacın olsa, ne zaman sızlasa yüreğin, ne zaman arasan gerçek sevgiyi, ne zaman hissetsen özlemi en derinlerinde, ve ne zaman ihtiyacın olsa gerçek bir aşka, ben orda olacağım. Sen unutsan da ben unutmam kalbini. İlk kez gökyüzü görmüş bir kuş gibi çırpınan kalbin, ne de güzeldi severken beni.. 9 sene oldu, sevilmeyeli. Sen tarafından sevilmeyeli.. Sen beni sevince, gerçekleşirdi tüm mucizeleri hayatın. El sallardı yıldızlar gökyüzünden. Gök, yüzünde olurdu gerçekten.
Şimdi ben, bugün, burada, seni sevmeden nasıl yaşanır, bilmiyorum. Sen tarafından sevilmeden.. Uzun zamandır yazmıyorum da “biz”li cümleler. Sen “siz” oldun da, ben “biz” olma umudunu yedim her gün cebimden. Artık düşümde bile “biz” olamıyoruz.
Seni sevmek.. Seni sevmek, tüm satırlarını doldurmaktı oysa bu sarı sayfaların. Seni sevmek, ilacı gibiydi ruhumun. Seni sevmek, seni her şeye rağmen hala sevmek, en büyük gururuydu kalemimin. Şimdi ise seni sevmek, bir kürek daha toprak atmak gibi o masum bedenin üstüne.. Seni sevmek şimdilerde, okumak gibi yasaklı bir şiiri, bağıra bağıra meydanlarda.
“Özlüyorum seni, zamanla barışamadım” diyor şarkıda, “yıllar geçti, sönmedi ateş, yanıyorum ey yar haberin yok” diye devam ediyor. Hiç haberin yok değil mi burada çıkan yangınlardan? Şu dumanı üstünde tüten ateşi sen yaktın, hatırlar mısın?