Kendimle oldum olası iyi geçinmişimdir. Laf lafı açar, günler günleri kovalar, biz otururuz. Yalnız oturmayız, kalkarız, dans eder hepsini birbirine karıştırırız. Bunları öyle gizli kapaklı saklı bir kutuda yaptığımız sanılmasın, uluorta dolaşırız. Fakat bir sırrımız vardır ki duyanlar sahi ya, der. Orada birileri vardı. Arada uğrar, çuvallarımızı taşırdı sonra birden kaybolurdu. Kaybolmazdım ama görünmezdim ben. Hava kadar şeffaftım ve ele avuca sığmazdım. İnsanlar yakalarına isim üzerine isim takar, zincirlere boğar. Aynı zincirlerde boğulmak için insanlar arar. Sadece var olmak nasıl seçenek olmaz anlamazdım. Büyücü sayılmazdım ama kaybetmekte de kaybolmak kadar iyiydim. Elalemle kalamadım yabana kaçtım. Hayat benim seyir alanımdı. Kuşlar nasıl uçar, dalgalar kuma nasıl konar, kediler ne zaman patilerini yalar bilirdim. Onlar da benim gibi görünmez diye sanırım, iyi anlaşırdık. Günbatımlarını paylaşır, turuncuları sayardık. Ellerimden çiçekler tutar, saçlarımı rüzgar okşar. Onlar beni ne kadar misafirperver karşılarsa karşılasın yine de fazlalıktır insan. Kış yaza bensiz de kavuşur, baharlar bensiz de bir açar bir solar. Birkaç çuvalım daha var kaldıracak. Sonra bulutlara tutunacak mevsimleri de ardımda bırakacağım. Suda yüzen bir pamuk şeker olacağım.