Bir çiçekci vardı sokağın başında bir de ufak bir şekerlemeci en çok pamuk şekerleri severdin

Çiçekleri de çok severdi ama istemez di koparılmasını dalından

Bende çiçekçi de daha özel güller göremezdim istemezdim ayrılmasını yerinden

Çoğunlukla meşgûl olur du rahatsız etmekte istemiyordum aslında ama olsa tüm vakitlerini ayırırdı zamanın

Bir keresinde pamuk şekerler yerken ellerimiz yapış yapış olmuştu ama görsen beni pamuk kadar pembe olmuştum

Biraz utancın biraz heyecanın renkleri inmişti yüzüme, sanki gökkuşağı toplardık gülüşlerimiz de öyle de al al dı yâni

Hastalanınca üzülürdüm ama bilirdim iyi olduğunu, bilmesem de hissediyordum her duygu ve durumu öyle de derin hislerimiz vardı

Hiç büyümezdim yanında oda hiç bozmaz dı kendini çocuksu anlarımız olurdu yağmur çamur demeden çıkardık koşardık bazen

Ne onun eteğinde ki taşlar dökülür dü nede benim incilerim, ne saçları dağılır dı nede üstüm kirlenir di hani kirlensem yere düşsem bir yağmurlu günde o kadar temiz, güzel ve parlak olamazdım o gün

Sanki üstümüz değilde ruhumuzu katıyor duk üzerimize, yıldızlar konmuştu göz bebeklerimize

Dilimizde şarkılar mırıldanırken, yine ne söylüyorsun? Derdi.

Sonra kendi eşlik eder di devamına ben susar sadece dinlerdim

Çok severdi okumayı sanki kitaplardan bir dünyası vardı, hep yürüyüşe çıkardık ben önüme bakmazdım adım atarken bir keresinde birbirimize çarptık sen kitapları toplarken ben uykudan uyandım

Birşeyler karaladığımı ve yazdığımı biliyor du, ama kalemi eline aldığında en güzel şiirleri yazardı ve sonra birlikte okurduk aklımızda kalanları

Gece çökmeden evlerimize giderdik ben dönüş yolunda kaç defa dönüp baktığımı saymazdım