2079 yılında, teknoloji doruk noktasına ulaşmak üzereydi. Ülkeler müthiş siber altyapıları sahiplerdi ve dijitalleşme tamamlanmıştı. Artık hiçbir şey manuel yapılmıyor, her şey robotlar ve nano-teknoloji sayesinde hallediliyordu. Dünya, cyberpunk bir geleceğe doğru hızla yol alıyordu. Ancak bu teknolojik tüketim ülkeleri kaynak aramaya yöneltti. Kuzey Amerika ülkeleri enerji aramak üzere çıktıkları Pasifik Okyanusu yolunda aynı kaynaklara göz diken Avrupa ülkeleri ile karşılaştılar. Bu karşılaşma, Milenyum Savaşları adı verilen bitmeyen bir savaş başlattı.

Şimdi, 2169 yılında, bütün Avrupa’yı yok etmek için yola çıkan gelişmiş atom bombaları durdurulmak zorunda. Bunun için Avrupa Koruma Ordusu tarafından sekiz profesyonel askerden oluşan bir ekip görevlendirildi. Amaçları Kuzey Amerika-Asya ordusu karşısında Avrupa’yı kurtarmak.

 

Bağırsaklarında kuvvetli bir ağrı hissediyordu. Yuttuğu takip hapından olmalıydı. Uzun geniş merdivenleri çıkarken midesini tutuyor, derin nefes alıyordu. Kat girişine geldiğinde yukarda "78" numarasını gördü. Lazer silahını kabzasından çıkardı. Silaha dokunduğu an parmak izi algılayıcı çalıştı. Ses emriyle silahın emniyet kilidi açıldı. Gri demir merdivenleri çıktığı her dakika heyecanı artıyor, ne yapacağını düşünüp duruyordu. Tahminine göre yukarıda sekiz siber-asker ve yedi dron vardı. Elindeki silah ancak dört asker ve iki drona yeterdi. Ölme ihtimali oldukça yüksekti. Çatıya çıkmasına birkaç basamak kala durdu. Bir anlığına mide ağrısının geçmesini umarak dua etti. Demir duvarlardaki yansımasına baktı. Siyah büyük gözleri yorgundu. Hızlı hızlı alıp verdiği soğuk nefeslerin arasından güldü. "Boku yemişim. Ne işim var ki burada benim?"

Gerçekten ne işi vardı ki burada? Milenyum Savaşı'nın ortasında? Orduya katılmak aklında bile yoktu. Ama şimdi, belki de savaşın seyrini değiştirecek bir operasyonun kilit ada mıydı. Kendisiyle beraber bu göreve katılan diğer yedi arkadaşı olmuştu. Ahmet henüz operasyonun başlarında şimşek tankları tarafından vurulmuştu. Pilot Cemal'in uçurduğu sentetik uçak düşmüştü. Cemal de içinde yanarak can verdi. Fahdi ve Clark kendilerine Cyber-Quake diyen bir terör grubu tarafından yapılan baskında ölmüşlerdi. Görevin başarılı ilerlediği zamanlarda olmuştu bu. O teröristlerin bu görevle ilgileri bile yoktu. Tek istedikleri askeri mühimmattı. Neyse ki hepsini öldürmüşlerdi. 2 adama karşılık 14 adam. 3 İngiliz -ki bu adamlar görevde sadece gözlemci ve denetçiydiler- kendi aptallıklarının kurbanı olmuşlardı. Kuvvetli bir bombardımanın ortasında sigara molası vermeleri büyük bir hataydı. Devriye gezen kızıl dronlar tarafından avlanmışlardı.

 Görev en başta kulağa basit geliyordu. Avrupa kıtasına atılması planlanan atom bombalarının yerlerini tespit ve imha et. Üç bomba ve yedi farklı şehir. Yirmi yedi günlük takip ve kırk iki çatışma. Bombaların yerlerini Katar'da tespit etmişlerdi. Ancak gizli ilerlemeleri gerektiği için bombalara ancak Bulgaristan yakınlarında yetişebilmişlerdi. İki bombayı çıkan büyük çatışmada imha etmeyi başarmışlardı. Bulgaristan'ın yarısını yok ederek. Son bomba da işte buradaydı. Paris'te. Pilot Cemal ile buraya kadar gelmişlerdi. Yukarıdaki dronlar uçağı vurdular. Uçaktan atlamasa kendisi de olmuş olacaktı. Elindeki en iyi avantaj yukarıdakilerin onu ölü sanmalarıydı. Sakin bir şekilde bombayı helikoptere naklediyorlardı. Kafasında planını kurdu. Son birkaç basamağı da çıktıktan sonra derin bir nefes aldı. Bombanın helikoptere nakledilişini büyük demir kapının ardından izlemeye başladı. Bomba nakledilir edilmez kargo kapısı kapandığı an fırladı. Küçük silindir bir şaşırtıcı attı. Ortalıkta beyaz şimşekler patlarken iki adamı indirdi. Dronların görüş acısına girmesine 5 saniye vardı. Kimsenin ateş etmesine fırsat vermeden helikopterin içine girdi. Pilotu bayıltıp koltuktan indirdi. Tam koltuğa oturacakken sırtına kuvvetli bir yumruk indiğini hissetti. Bir şey kendisini arkaya çekiyordu. Bu bir siber-askerdi. Kalın kırmızı bir zırhı vardı. Asker yumruklarını oraya buraya savururken kendini çekiyor, yumruklardan kaçıyordu. Asker kendisi pilot kabinine doğru yatırıp boğazını sıkarken elini zar zor pilot koltuğuna yetiştirip dokunmatik ekrana elledi. Helikopter titreyerek hareket etmeye başladı. Siber-asker dengesini kaybetmişti. Ayağa kalktığı gibi askeri helikopterden aşağı itti. Öndeki düğmelerden birine bastı. Kapı ağır ağır kapanmaya başladı. Başka bir asker tam helikopterin kapısı kapanacakken ateş etti. Ne yazık ki kapı kapandığında göğsünde iki kurşun vardı. Kanamaya aldırmadan koltuğa geçti. Su anki planı bombayı helikopterin çıkabileceği kadar yükseğe çıkartıp kemerindeki bombayı helikoptere bırakmaktı. Böylece bomba havada patlayacaktı. Muhtemelen yirmi yedi yıl boyunca Paris'e yağmur yağmayacaktı ve herhangi bir şekilde güneş açmayacaktı ama neyse, yok olmaktan iyidir diye düşündü.

Kendi planını uygulayamadan iki dron helikopterin arkasında belirdi. Dronları es geçmişti. Plan yaparken hep bir şeyleri unuturdu. Görev Avrupa’yı kurtarmak olsa bile. Daha gerekli yüksekliğe çıkamamıştı. Ayağa kalktı. Dronların üstüne atlamayı planlıyordu. Elbisesindeki iticiler sayesinde bir dronu imha ettikten sonra diğerine atlayacaktı. Ardından zıplayarak ve tüm elektrik enerjisini harcayarak tekrar helikoptere atlayacaktı. Ancak kendisi bu planları yaparken dronun birinden bir nano-asker çıktı. İri yarı, makinelerle donatılmış bir adamdı. Terminatör filmlerinden fırlamış gibiydi. “Nano-asker mi? Paris'te mi?” diye düşündü. Havada uçarak kırk yedi dakika durabilen ve yirmi yedi tona kadar kaldırabilen bu yaşayan makine, atom bombasını alıp kaçacaktı. Ama kendisi kararlıydı.

“Özür dilerim Paris.” dedi. Kemerinden bir yapışkan bomba çıkardı. Bomba atom bombasına yapışacaktı. Böylece atom bombası havada patlayacaktı. Gözlerini kapattı. Derin bir nefes aldı. Ve…

O gece tüm Paris alev aldı.

27 Aralık 2169 tarihinde, tüm Avrupa kurtarıldı. Milenyum savaşları 2179 yılına kadar sürdü. Amerika-Aysa ve bütün Avrupa bu savaş için bütün kaynaklarını tüketti. Savaş, teknolojinin hızla çökmesiyle sona erdi. Savaşta kazanan taraf olmadı. İnsanlık kendisini yeniden inşa etmeye