Islak ve terk edilmiş bir parktan bakıyorum bu şehre

Yağmur kendi bildik türküsünü çiseliyor

Çok terk edilmiş ve çok göç almış bir hikâyenin

Çatılardan sarkmış halini okuyorum

Kiremit rengi bir şehrin yavan hikâyesi

Sana yazılmış tüm şiirleri ve şarkıları

Ezberleme hevesinden dönüyorum

Boş ver edalı bir ıslık çıkıyor dudaklarımın arasından

Öylesine dolanıyorum bu yenik parkta

Sessizliğe yenilmiş çocuk sevinçleriyle

Sonra

Tüm çocukları alıp gökyüzüne uçsak buradan diyorum

Buradan uzaklara türkülerle gitsek diyorum

Islak ve terk edilmiş bir parktan bakıyorum bu şehre

Sabah aynı bildik huyunda

Evler yorgunluğun sarsılmaz alayında

Çok sevmiş ve çok kavuşamamışların sokaklarında

Kaçmaya yol olmuş

Griliğine maviler karışmış bir şehirde

Öylesine seni yürüyorum

Çok sonra

İşveli bir türküye denk geliyorum

Tutturuyorum

İlk sarhoşluğum olsa gerek

Bir kötünün renkli maskesi gibi parklar

Öyle ki bir çocuklar mutlu bir de kahveci

Şimdi daha bir duyuyorum seslerini

Narin fısıltılarla sağır ediyorlar şehri

Bir varlar bir yoklar gibi

Şehir onları zaten hiç hak etmiyor gibi

Sonra

Tüm çocukları alıp gökyüzüne uçsak buradan diyorum

Buradan uzaklara türkülerle gitsek diyorum