İçeridesin.
Lavabo boşaldı. Kadınlar gitti. Lavabonun kapısına doğru bakıyorsun. Ait olamadığın kalabalıkların birbirine tutunmayan cümlelerindeki bakışların içinde var olma isteğin seni orada tutuyordu. Yanlış veya doğru yok: sen sadece buradasın. Büyük salona doğru ilerliyorsun ve ortada büyük, siyah bir kanepe var ama ilk önce bir sigara alman gerek. Sana arkası dönük olan bir adamın omzuna doğru dokunuyorsun ve arkasını dönüyor. Gözlerine ne zaman baktığını hatırlamıyorsun çünkü hiç bakmıyorsun. Sadece istediğin bir sigara.Ve alıyorsun.Kanepenin ortasına oturuyorsun ve sigaranı içmeye devam ediyorsun.
Oynanmış bir sahnenin duygularındaki renkler. Bu evin içindeler. Sigaranın küllerini nereye dökeceksin? Bir adam geliyor ve küllüğü ortadaki sehpaya bırakıyor. O zaman ilk defa bakışlarını kaldırıyorsun ve adamın yüzüne doğru bakıyorsun. Konuşmamaya niyetlenmiş gibi sadece başını eğiyorsun.Sisler etrafa dağıldığında adamın görüntüsü yine zihnindeki perdede oynayan bir görüntü.Adam sol yanına oturuyor. Bir kedi miyavlıyor. Sessizce oturuyorsunuz ama bu seni bir süre sonra geriyor. ‘’Hayatımda biri var.’’
Muhabbetin edilmesi gerekir. Belirli normlarla hareket etmek gerekir. Önce onun mesaj atması gerekir ve iki saat sonra ilk buluşmadan kalkman gerekir. Bu işlerin belirli kuralları vardır. Kuralların izdüşümünden oluşan kalbindeki ağırlık ortamı gerdiğinde, ipin ucunu sağlam tutmak ve kopmaması için uğraşmak istiyorsun. Zihninde belirsiz ödül gösterisinin dışlanmış portresi. Sen oraya ait değilsin.
‘’Biri var mı diye sormadım.’’
‘’Sadece bana yaklaşmaman için.’’
Bir sigara dumanı daha. Yanında oturan adam sana bakıyor. Kız tarafı olduğunu mu, erkek tarafı olduğunu mu çıkarmak için belki de. Başını adama çeviriyorsun. Zerre his yok. ‘’Kimseyi tanımıyorum.’’
‘’Ben de zorla tanıştırılıyorum.’’
‘’Ben tanışmıyorum.’’
‘’Tamam. Biz de tanışmayız.’’
Adam senden önce başladı, senden erken bitiriyor.
Önünde kalan büyük salona hakim olan yeşil ve mavi renkler. Masanın üzerine dizilmiş ziyafetler ve karnının aç olması. Oturduğun yerden kalkıp ziyafete doğru ilerlerken, bir ses. ‘’Sigara istediğinde yanıma gelebilirsin.’’
Adama ifadesizce bak ve gülümse. İnsan.
Bitiremediğin bir portrenin görüntüsü. Çizdiğin kadının elindekini neyle tamamlayabilirsin?
Kurabiye, kek, kırmızı, mavi, gürültü, kalabalık, bakışlar; en çok da karşı cinsten. Ye. Uzun saatlerdir bu gece için midene bir şey girmiyor. Ye.
Doydun mu? Sadece bu kadar mı?
Tekrar aynı yere oturmak isteyip, siyah büyük koltuğa doğru ilerle. Hala aynı yerde. Yanına değil de, yanındaki koltuğa otur. Sen istemeden sana bir sigara uzattı. İstemiyorsun. Etrafına bakın. Havuzun etrafında birçok insan var.
Kalk oradan ve çıkışa doğru ilerle. Kabanını geri almak istediğini söyle. Yanına o geldi.
‘’Neye bakıyorsun?’’
‘’İsmini bilmiyorum.’’
‘’Tanışmayacaktık.’’
Kabanını alıyorsun ve adama doğru dönüyorsun. Biraz çatılmış ve seni anlamak isteyen bir ifade ile sana bakıyor. Fark et, gülümsüyorsun ama bu sefer içten.
Kapıdan çıkıyorsun ve kapının önündesin. Hangi yoldan gideceğini bilemeden ve iki yoldan da gidebileceğinin farkındalığında, rahatlığındasın.
‘’Tanışmadığıma memnun oldum.’’
Başını ona doğru çeviriyorsun, bedenin yan dönmüş. Gülümse.
Bir adım daha attığında, o da bir adım atıyor. ‘’Eğer tanışmak istersen, merkez kargosunun yanındaki kafede çalışıyorum.’’
Bir adım daha atıyorsun ve tamamen ona dönüyorsun. Gülümse.
Son yok.
Nur Gül
2023-08-06T21:30:45+03:0029Ekim,22