Bugünkü Dünyamıza Bakış


Karışık Yazılar:


Düşünce, evrenin daha çabuk yok olmak için bulduğu yollardan biri olabilir.


Haklı çıkmak isteyenden korkun. Doğru ile kendi kişiliği arasında, özellikle sıkı bir ilişki olduğunu sanır. Aklı kendi karısı sanıp kıskanır. Oysa, akıl ne kadar birisinin karısı olursa, o kadar az akıl'dır.


Bir zafer takının alından geçmek, bir boyunduruğun altından da geçmektir.


Çocukları severim. Çünkü, eğlenince eğlenirler, ağlayınca ağlarlar ve birinden ötekine kolayca geçerler. Ama ikisindeki yüzlerini birbirine karıştırmazlar. Her biri ötekinden kesinlikle ayrıdır. Ya bizde?...


Süs, gözler için bir oyalamadır. Orantı kendini göstermeden etkili olmalı.


Düşünce, bizi, şanlı şerefli durumumuza karşı olduğu kadar, halimizin çürüklüğüne, düşüklüğüne karşı da korumalı.


Üzgünüm, ondan ağlıyorum diyordu Yaşantı. Ağlıyorum, ondan üzgünüm diyordu Müzik.


Kesin düşünceler, çok geçmez, hiçbir şey yapmamaya götürürler.


İnsanlar, gösterdikleri ile birbirlerinden ayrılırlar, sakladıklarıyla birbirlerine benzerler.


İnsanın ödevi, ne için yaratılmışsa onu elinden geldiğince yapmaktır. Hiçbir şey için yaratılmış değilsen, ödevin yoktur. Bunun doğruluğu şundan belli: Herkese ödevler vermeyi gerekli bulan her doktrin, herkesin bir şey için yaratıldığını ve herkes için aynı şeyin geçerli olduğunu ileri sürüyor.


Dostlarımızın yürekleri çok kez düşmanlarımızın yüreklerinden daha kapalıdır bize.


Kendine yaranma gurur, başkalarına yaranma ise boş gururdur.


Gücün güçsüzlüğü, güçten başka bir şeye inanmamasındadır.


Dünyada en çok kötülük yapanlar hiç de en «kötüler» değildir; beceriksizler, savsaklar ve safdillerdir.


Bir miktar «iyi insan» olmasa, «kötüler» güçsüz kalırdı.


Her erkekte bir kadın vardır, ama hiçbir sultan onun kadar saklı değildir.


Asıl züppe, sıkıldığı zaman sıkıldığını, eğlendiği zaman eğlendiğini açıklamaktan korkandır.


Büyük şair sayılanlar, şiiri kamuoyunda ciddiye aldırtanlar, onu bir kurum, bir Devlet işi yapanlardır.


Kimsin? - Olabildiğim insan.


Doğru yalanı gerektirir. Çünkü, tersi olmasa nasıl tanımlanabilir?


Yalnız gazeteler ve kitaplar yoluyla bilinen bir şeyin, bilinmediğine yemin edebilirsiniz.


Aşk; — sevmek — özenmektir. Öğreniriz onu. Kelimeler, eylemler, duygular öğrenilir. Kitapların, şiirlerin rolü. Özgün aşk binde bir olsa gerektir. Bundan bir masal konusu çıkarılabilir.


Aşk ve düşünce karışımı içkilerin en sarhoş edenidir.


Hayat durmadan harcadığım durmadan hazırlar.


Falan kişi yalnız sizin bildiğiniz insan değil, bilmediğiniz insandır aynı zamanda. Bu bilmediğiniz insanda, onun olacağı ve kendinin de bilmediği insan vardır.


İnsanlar birbirini yemek için birbirinden nefret etmek zorundadırlar. Bu bakımdan hiç de hayvanlardan üstün sayılmazlar. Hayvanlar birbirlerini azgınlıkla yerler ama, kin duyarak değil.

Hayvanda yararsız hiç bir şey yoktur.


Aklı olanın kötülüğü — «Haklı» olan, «hak»ı olan, 'hakkı' ya da 'doğru'yu elinde tutan kişi, her zaman bu üstünlüğünden yararlanma sevdasına kapılabilir ve pek çok doğal bir kötülüğe sürüklenir... «doğruluk ve adalet uğruna.»


Omuzuna dostça dokundum, meğer yarası tam ordaymış.


Denize, duvara bakarken bir cümle, bir dans, bir çember görüyorum. Göğe bakarken, büyük ve yalın gök bütün kaslarımı genişletiyor. Göğe bütün bedenimle bakıyorum.


Sözün anlatmak istediğini anlattığı binde birdir.


Gözlerimizde yanılmak, düşüncelerimizde yanılmaktan daha zararlıdır.


Yazmak, aslında geleceği görmektir.


Kendimizi ne kadar bilmediğimizi, yazdıklarımızı yeniden okurken anlarız.


Sanattaki güçlük, şair olana düşünceler getirir; şair olmayanın elinden düşüncelerini alır.


Eleştirmenler: En miskin köpek bile Öldürücü bir yara açabilir; kuduz olması yeter.


Mantık ancak mantıkçıları korkutur.


En önemli düşüncelerimiz, duygularımızla çelişenlerdir.


Kendi bulduğumuz bir kalıp içinde düşünebilseydik, en güzeli bu olurdu. Bilmediğimiz şeyden söz etmek daha çok hoşumuza gider. Çünkü odur düşündüğümüz. Kafanın çabası ona gider ve yalnız ona gidebilir.


Edebiyatın amacı, hayatınki gibi belirsizdir.


Akıl, şairin uyağı akıldan yeğ tutmasını ister.


Şiirde felsefe yapmak dün de bugün de, şaşırtıcı dama kurallarına göre oynamak olmuştur.


Eserler: Biçim, eserlerin iskeletidir; iskeleti hiç olmayan eserler vardır. Bütün eserler ölür ama, iskeleti olanlar, bu kalıntı sayesinde, eti olanlardan daha çok yaşar.


Kolayca taklit edilebilecek, taklit edildiği de kolayca inkâr edilebilecek şeylerden kaçınmalıdır.


Sanat: Eşyada hani ne olduğunu söyleyemediğimiz bir hal var ya? İşte onu körü körüne taklit edebilirsen belki o zaman güzele ermiş olursun.


Düşünce, düz yazıda oturur; şiirde ise yardım eder, gözetler, yol gösterir.


Bizim için söylenen her şey yanlıştır, ama bizim düşündüğümüzden başka türlü yanlıştır.


İnsan, kendini hiçbir zaman yeterince beğenmez ki, tümü ile içini açabilsin.


Bana güç geleni her zaman yeni bulurum.


Tanrı erkeği yarattı; yalnızlığını yeterli bulmadı; ona bir de eş yarattı ki, yalnızlığını daha iyi duyabilsin.


Variete'den


Makine yönetiyor. İnsan hayatı sıkı sıkıya bağlı ona ve mekanizmaların korkunç keskinliğindeki isteklerine boyun eğmiş. İnsanların yarattıkları makineler doymak nedir bilmiyorlar. Şimdi, kendilerini yaratanları etkiliyorlar, onları kendilerine göre yoğuruyorlar. Onlar, iyi dizginlenmiş insanlar istiyorlar. Aralarındaki ayrılıkları siliyorlar yavaş yavaş ve onları kendi düzenli işleyişlerine, düzenlerinin tekdüzeliğine elverişli kılıyorlar...

Makine ile aramızda bir çeşit anlaşma var, sinir sisteminin toksinlerdeki gizli cinlerle girdiği korkunç bağlaşmalara benzer bir anlaşma. Makine bize yarar sağladıkça, daha yararlı oluyor. Daha yararlı oldukça da, biz eksikleniyoruz, onlarsız yaşayamaz oluyoruz.

Yararlının karşılığı var.


Kötü Düşünceler ve Başkaları:


Bizim düşüncemize kendi düşüncemiz olduğu için inanmamayı öğrenmeliyiz. Tersine, kendi düşüncemiz olduğu için onu dizginlemek ve büyük kuşku ile karşılamak gerekir.

«Bizim» — pek açık anlamlı bir şey mi bu?

Bizim dediğimiz şey, bize zor aydınlanan ve zor tutulan bir yoldan, yolların en karanlığından gelen şeydir.

Bizim dediğimiz şey, bizde olduğu bahanesiyle her şeyi göze alan, bizimle her istediğini yapan birisine bağlıdır.

Klasisizm, romantizm, realizm, hümanizm gibi sözlerle ciddî olarak düşünmek mümkün değildir. Şişeler üstündeki etiketlerle insan ne sarhoş olur, ne de susuzluğunu giderir.

«Beni sev» demeyin her zaman, bir şeye yaramaz bu. Ama Tanrı öyle diyor.


Bilgelikler:


Bir bilgelik aşktan kaçar

Hayvan nasıl ateşten kaçarsa

Yutulmaktan korkar

Yanmaktan korkar

Bir bilgelik aşkı arar

Ve düşünen yaratık gibi

Kaçmaz, üfler ateşi

Onunla güçlenir, eritir demiri

Aşkın güçleri ona geçer böylece.


Kimi insanların bizi çok kötü bilmeleri hoşumuza gitmeli. Çünkü yamru yumru bir aynada çirkin görünmek iyi bir şeydir.


Bütün düşmanlarımız ölümlüdür.


Erdemlilerde kötülük iyiliğin tuzu biberidir. Erdemsizlerde ise tam tersi.


Umut yaşatır ama gergin ip üstünde.


«Derdini kâğıda dökmek» tuhaf bir heves. Birçok kitabın kaynağı, hem de en kötülerinin.


Düşünenlerin değeri, istediklerine göredir.


Neyi istiyorsam, değerim odur.


Hiçbir şeye benzemeyen yoktur.


En aydınlık düşüncelerimiz, karanlık bir çabanın kızlarıdır.


Dâhi insan bana biraz dehasından verendir.


Her tartışmada insanın savunduğu bir tez değil, kendisidir.


Ressam gördüğünü değil, görülecek olanı yapmalı.


Bir şef, başkalarına ihtiyacı olan insandır.


Bir devlet, yaşayan ve kendine karşı çıkanı ne kadar koruyabiliyorsa, o kadar güçlüdür.


Tanrı her şeyi hiçten yarattı. Ama hiç, kendini belli ediyor.


Bütün dünya bir tohuma soluk verir ve bir ağaç yapar ondan.


Yaşamak istiyorsan, ölmek de istiyorsun demektir. Yoksa yaşamanın ne olduğunu kavramıyorsundur.


Herkes bir başkasından bir şeyi saklar ve herkes kendinden bir şeyi saklar.


Demek ki, içtenliğin iki yamacı var.


Çeviri: Sabahattin Eyüboğlu - Vedat Günyol