leylaklar renk veremez oldu artık.

annem bana elma şekeri vermemeye yemin etmiş olmalı.

uzak bir şehre giderken bırakacağım sana düşlerimi.

senin özlemine isyan edecek odun toplayan çocuklar.

ve sen gelince evleri olacak.

eski mahalle pazarlarında bir o yana bir bu yana savrulup giden meyve tezgahıyım.

annemin hiç uğramadığı kırık tezgah.

pazarcıya sorsa bilirdi belki ne çok kırıldığını.

acıma bertaraf kırmızı elmalara bakardı

gözlerim.

bekler dururdum güllerin açtığı dağları.

hasretini çekerdim elimin yetişmediği,

ayaklarımın durduğu yerden kırıldığı diyarların

canım,

bilseydim gelmediğin bahçede güllerin kanadığını,

hüznüne sebep bu yüz kırışıklığını,

sonra, çok sonra

söker atardım paslı pazar tezgahını.

anlıyorum sensiz söyleyebileceğim bir türkü yok.

hasta bedenimse can verecek bu yer sofrasında.

ilk gün ışığında yanacak gözlerim.

annem beni gördüğünde zaman çoktan tutuşmuş olacak.

bir göçmen gibi kaybolacağım özgürlüğe giderken.

demeliyim ki ey sevgili

bak, sana kaldı çivisi çıkmış dünyanın kahrı.

ardıma bakmadan bırakamam ki meyve tezgahını.

sen gözcüsüsün kederli gözlerimin.

kılıkırk yarıyorum annem beni görsün diye.

dünyaya haykırıyorum bu ağrıyı.

ağrım geçsin diye eziyorum annemin almadığı meyveleri,

annem ne zaman görecek kederli gözlerimi?