Bir sürü iş bekliyor
Uyumam gerek hem de bu saat
Yoksa iki kat uykusuz yorgun olacağım
Sonra yine düzensiz döngü
Daha ne kadar zorlarım diye
Denemeler yapıyorum uçarı şeylerle
Kahrolası sendromlar
Kaygılaar varsayılar
Umursamazlıklar...
Şiiişşş!
Zihnimin haberi yok
Çay yapıyorum sebepsiz
Tüm eşyalarım gibi siyah ketılımda
Haberi yok çünkü az önce yumrukladım kirişi
İç kemirtisi ve beyin sulantısı...
Akşam olurken çöken pörsümüşlük
Çarşıya gidenler var çıkışta
Yarı açık zırhlı pencerede az bir görüş var
Yıllardır binalarda pencerelerdeyim
Neden hep oraya geliyorum dönüp dolaşıp
Manzaram felan yok oysa
Çölümsü kır araziler bazen
Bazen kuytu bir sokak
Neyi izliyorum ki ben
Hızlı ve fiyakalılar
Bıkkınlar
Umutsuzlar da
Gençliğin ihtirasları...
Kendileriyle baş başa kalmayıp
Sabırsız tutuyorlar yolu
Oyun oyalanma eğlence ve diğer boş işlere
Bense boş çöküntülü
Sessizlikle dans ederken
Mutlu şarkıları acılı söylüyorum
İnsan nasıl olur da biliyorken
Derdine çare aramaz
Ne saçma değil mi
Olmaz olası şu kemirti
Bu kabullenmişlik mi
Alışılmışlık
Çaresizlik mi
Yoksa bütünleşmek mi o dertle
O kelimeye dönüşmek mi yani
Şükür eda edemeyişin ızdırabı
Izdırabın ızdırap getirmesi
Acının sonu yokmuş
Ölmenin de sonu
İçime elem doluyor
Görüyorum makus sonu
İnsanız dolabilir değil mi
Dolmalı ki taşsın
Durgunluk hareket olsun
Bilmiyorum
İçimde tüm acıları yutacak
Karadelikler var gibi
Tüm evrenin acısını çekebilecek
Karadelikler
Acınız katlanıp artabilir
Artsın ki kırılma noktasına gelin
Şu hain dünyada tek mutlular
Kırık kafalı hokkabazlar çünkü
Onlar da numaradan
Öyleliğe bulduruşlu
İnanç güzel bir şey
Bu tarafa ait kaygılardan sıyrılıyorum
Dünyadan gelip geçen
Doksan yüz milyar insandan biri olunca
Kendimi umursamıyorum
Kaplanın önünde kayıtsız durmak gibi
Yine bela arıyor
Belaya atlıyorum
Anlatılar bitmez
Acılar da
Çayım demlendi
Soğutmak olmaz
Sessiiizce yudumlamak
Ve kaybolmak lazım
...