Bir pencere tasviri,
Olabildiğince dışarıyı gören
Önündeyse bir koltuk, her şey ne kadar da eski
Dışarısı cıvıl cıvıl, çoluk çocuk neşesi
Hiç bitmiyor neşeleri, düşerken bile
Ben mi? Ben buradayım, dışarıyı seyrediyorum.
Kapı çalıyor sanıyorum,
Çalmıyormuş.
Bazı zamanlar yerimden kalkıp dışarıya çıkıyorum, bir anlık hiddetle
Uçmayı henüz öğrenen bir kuş gibi
Şaşkınım, yuva arıyorum kendime
Kapıları çalmaya başlıyorum
Tık! Tık!
Bazı kapılar hiç açılmıyor,
Bazı kapılar yarım açılıyor, ardından kocaman bir Tak!
Bazı kapılarsa tam açılıyor,
İçeriye çekingen bir davet
Üşümüşsün, bir çay...
Çayımı içiyorum, ardından derin sessizlik.
Bardağımı sehpa üzerine bırakıyorum.
Ardımda bıraktığım kapının sesi yankılanıyor,
Tak!
Yürümeye, üşümeye devam ediyorum
En sonunda yine,
Bir pencere tasviri,
Olabildiğince dışarıyı gören
Önündeyse bir koltuk, her şey ne kadar da eski
Dışarısı cıvıl cıvıl, çoluk çocuk neşesi;
İzliyorum.