Rengarek kanatları
Yeni terk etti pupayı
Bahar buraya yeni geldi
Ama ağzında cam kırıkları
Batıyor ağzında okunmamış her şiir
Yutulmaz söylenceler besin değil
Kelimeler kanatlardan daha ağır
Ulaşmaz cümleler istersen bağır
Uçtu kilometrelerce kelebek
Peşinde olduğu basit bir koku
Çevrede onu böyle çeken yoktu
Gidip bir pencereye kondu
İşte oradaydı gözlerini kör eden ışık
Güneş sandı, aradığı birazcık sıcaklık
Yüzlerce binlerce kez çarptı cama
Bin birincide ulaşacağını sandı ona
Çarptıkça yıprandı renkli kanatları
Her seferinde yeniden ayağa kalktı
Kalksa da hâlâ boğazında kördüğüm
Belki de saydam engellereydi körlüğü/m
Bir kez birazcık yakın uçtuğunu sandı
O zaman kararlıydı, çıkaracaktı camları
O kadar parlaktı ki gözleri yandı
Yangınından yükünü gördü sandı
Oysa anlatacak çok şey vardı
Hayranlığı yanmakla anlatılmazdı
Güneşin sanrısında oldu kaskatı
Eve döndü, kalbinde bir bıçak saplı
Şimdi bu bıçağın ağırlığını ne yapmalı
Rengi soluk, çarparken yıprandı kanatları
Uçamaz da artık pencere uzakta kaldı
İki günlük ömrünü seyretmeye harcadı