Bitişlerin ve başlangıçların baktırdığı göğün bir parçasını ağırlıyorum. Sonsuz gibi görünen bu yüksekliğin evime alabildiğim kadarının bu olması içime buruk bir his bırakıyor.
Sevgilerin taneleri, yağmurların taneleri
Kayıp giden o pencereden, ardı arkasının kesildiği yerde duruyorum. Dinmiş yağmurların rüzgarlı neminde öylece duruyorum. Bir daha başlar mı bu yağmurlar, hangi mevsime yetişir?
İçimde bir rahatlık var gözlerimi dolduran, sorularımın mahurluğuna bakma, gözlerimin içi beş metreden gülüyor, sanki dereceli ışıkların en çoğunda gibi parlıyor göz bebeklerim. Görüyorsun, gülüyorsun, biliyorsun sen sevdiğinde böyle parladığını, biliyorsun bir sana böyle parladığını.
Göğsüne yer yaptım bulduğum çalı çırpılardan, her evden daha sağlam her evden daha sıcak ve her evden daha güvenli... daha huzurlu gibi sanki, orada öylece ölene dek durabilir, orada öylece uyuyabilirmişim gibi. Kıyıda köşede duran bütün duygularını ser önüme, bütün kırılganlığınla gelebileceğin bir ben varım inan bana. Denedim, bütün kırgınlığını kim alabilir, kim seni ben gibi kabullenebilir diye; baktım gayem büyük konuşmak değil benim biliyorum.
Seni yan yatmış saçlarından seviyorum
Seni yorgun gözlerinden
Soğuktan kurumuş ellerinden
Üşümüş burnundan seviyorum
Seni kimsenin fark etmediği gözündeki hüzünden seviyorum.
Bakıyorum pencereden sakın yalnız hissetme geceleri
Bakıyorum pencereden sakın elinde el yokmuş gibi kıvırma bileklerini
Bakıyorum pencereden sakın uyuma iyi geceler öpücüğü almamış gibi.
"Tam şuram" derler ya, tam şuramdan öpüyorum seni her seferinde.
Bir gözde tütüyorsun, bir kalpte atıyorsun, bir burnun direğini sızlatıyorsun... unutma.
Yaşıyorsun elinden gelse seni pamuklara yatıracak bir kalpte.
Herkese ve her şeye rağmen, onca zaman hüznüme, derdime, gözyaşıma ihanet ede ede seviyorum seni. Meydan okuya okuya her söylenene, kulağımın doluluğuna dimdik durarak seviyorum.
En anlatamadığım yerden, tabirinin caiz olamadığı yerden, kalpte bir damla kan gibi, canda bir damla ruh gibi, bedende bir damla nem gibi seviyorum.
Bütün mantıksızlıkları mantıksızlığıyla, imkansızlıkları imkansızlığıyla
Sana gelen yolları yolculuklarıyla
Yolların kocaman dağlarıyla.
O yollarda gördüğüm her ışığı yanan evin ışığında bizi göre göre...
Adını defalarca kez sayıklaya sayıklaya.
Soruyorum kendime
Ne kadar durabilirsin ardında diyorum: dağlar kadar
Ne kadar koruyabilirsin diyorum: gücün yettiği kadar
Ne kadar savunabilirsin: dilinin yettiği kadar
Her sorunun cevabı, bu ömrün sonuna kadar.
Seviyorum seni pencereler önünde
Anıyorum en güzel cümlelerle
Yetinemiyorum, yettiremiyorum...