odalara sığdıramıyorum telaşımı

gökyüzün gerek bir de sesler

insan insan mıdır bazı saatler

ve bazı otogarlar hep mi hüzünlüdür


ağlardın karanlık sirkeci zamanlarında

deniz hafif gemi hafif

dönerdin arkanı büyük gara doğru

orient değil belki içine çekerdi seni istanbul


ben şu saçma eminönü kalabalığını silip

sonra modern tramvayı elektrik direklerini

bazı hadsiz binaları ve isminde tire bulunan

söz misali kubbe-i acayip kafeleri

bir bakış atardım süleymaniye’ye

miyop gözlerimi çok çok kısıp


sıcak bulutlar ağır ağır ilerlerdi

turuncu olurdu kasr-ı adalet

bağdat köşkü’nden son ziyaretçi çıkardı

havuzunda nilüferler, içimde bütün tarih

istanbul derdim, sen çok hisli bir şehirsin


sigaramın dumanı ne afilidir afili

yardan ayrı serden ayrı

otobüsün penceresine yaslandım

denizdeki rüzgara küfrettim

ben dedim kendime bu şehirden bir daha asla

gözün yaşlı ayrılmayacaksın


şarkılar başlar ve biterdi bazı saatler

anlayamazdım hiç, hiç mi hiç

sen moda’da bana şarkı söylerken bitmezdi

ben ali suavi miydim?

hayır, hayır efendiler ben ali suavi değilim dedim

hakikaten ben ne bir ali suavi idim

ne de çırağan’ı basıyordum

ama sopasını vurmaya devam ediyordu bizim

yedi sekiz hasan paşa


insan belirli bir yalnızlık mıdır yoksa belirsizlik mi

köprüden geçiyorum yine aklımda bir rüya

ışıklar cıvıl cıvıl şehir uyumuyor

başım arkaya düşüyor radyoda gür sesli biri

birtakım neon lambası yanıp yanıp sönüyor

türbeler diyorum, bizim piramitlerimiz mi


ne kadar geniş bir yüreğin var istanbul

kaç hayali sakladın heybene kuyunda kaç ölü bekler

nasıl dayanırsın bu kadar drama ve sokakların

ne kadar parlak bazı geceler ben üşürüm

sıcak bir ev gelir düşüme elim sobaya değer, cıs


aynalar yanlış ben yanmışım

gördüğüm nedir hangi gecenin acı saatleri

felek vurdu kalem soldu, soldu içim küflendim

ne sabır ama sayın seyirciler, ne anlarsınız siz

biliyor musunuz bazen hiç sevişmemiş gibisiniz


göz kırptığında şehir susmadı gördük

yetmez mi ben sustum gözlerim düştü

gülümsedin içime baharı serdin bilmiyordun

tutmayacaktın elimden zulmüne devam etmelisin

biçilen rol bu oynamalıyız artık perde kapanmıyor

kapatamıyorum bu faslı, seni dün gece içtim


gezdim şu dünyayı küçücüktü sensiz

ben beni hiçbir yerde bulamadım

sonra vardım kapına ellerim titrer

titrer göğsümde kumrular

uçtu hepsi doğduğu topraklara

sende seni bulamadım


B. Aydın - Ekim 2021