Hüznün duvarları kırık hüznün çeperleri mor
Güneş dağların ardından doğmadan
itelendi umut çizgisinde umutsuzluk, mutsuzluk
Asma dallarına tünemiş bir düş gözlerden ırak gam kıyılarına demirlenirken
On ikide vurdu ömrün çalar saati
Beyaz pencerelerde siyah perdeler
Perdeler düşmandır güneşe yıldızlara ve aya
Perdeler gözlere çekilen mil, aydınlığa vurulan demir süngüdür
Yalnızlık, yalnızlık sızı
Issızlığa teskin bir anı, evlerin yüreğinde bir renk çığlığı
Sokak lambalarının titreyen loş aydınlığında kör kütük sarhoş
bir Tanrı yalpalamakta
Kuşlar, kelebekler, örümcekler ölümsüzlük denizlerinde yıkanırken
Bir mevt karanlık gecelerin mum aydınlığında aklanacak
Vurur aksi evlerin sonsuzluk pınarlarına yarım bırakılmış bir hayata