o ikonik isimli yerin çatı katında

tüm ihtimallerin heyecanıyla

üçyüz kere yürüdüm

minicik odanın

bir aşağısında

bir yukarısında

kapı çaldı

"tık tıkı tıktık tık tık"

açtım

"selam tatlım"

ve bitti

işte bu kadar

diğer her şey ihtimal dışı

neden böyle oldu?

nasıl başettiğimi ben biliyorum

nasıl başettiğini bilmiyorum

anlamayı çok isterdim

neredeyse yalvardım

üç kere anlattım dedin

anlamadım


bir suçum olmasını dilerdim

böylesi daha kolay olurdu

telafi etmek için üç yüz kere dönerdim etrafında

şimdi hiçbir şey bilmiyorum

sonu izleyiciye bırakılan filmler gibi

o filmlerden de nefret ederim

apaçık görüneni inkar etmek için

yana döne bir teselli arıyorum çaresizce

fal bakıyorum arkadaşlarıma soruyorum rüyalara yatıyorum

"hayır. seni hiç sevmemiş değil. o da seni özlüyor. sadece aptalın teki."ni duymak için


peki. hadi yapalım şunu

beni beğenmedi. benden hiç hoşlanmadı. beni asla istemiyor.

tamam. hadi yapıyoruz

benden iğreniyor. aklına gelmemi dahi istemiyor.

olur böyle şeyler. biliyorum bunu. yine de kibarlığı asla elden bırakmam. o yalan teselliyi bırakırım avuçlara

ah susarak nasıl da dürüst aslında tatlım benim


hadi veda edelim

seni değil senin getirdiklerini özlüyorum. bu demek oluyor ki seni özlüyorum. sana son söylediğim de buydu. sessiz kaldığın. söylesem ne söylerdim.

böyle olacağımızı hiç tahmin etmezdim. bir şekilde hayatımızda kalırız sanıyordum. bağ kolay kurulmuyor. sessizlik oyununu senin kadar iyi oynayamıyorum.

hayır bunu yapmayacağım.

bu böyle bir veda. kendimden bir veda. getirdiklerini artık özlemediğim zaman anlamsızlaşacak.

aşksa bitti. gülse hiç dermedik.

hoşçakal canımıniçi hoşçakal