bu tarz perşembeler kontrolsüzdür benim için. dünya daha karanlık gelir, yakamoz kaybolmuştur. ki böyle olunca hem carettalar hem de ben yolumuzu bulamayız. yağmur ormanlarında aç kalmış antilopların bize saldıracağı bir yola gireriz muhtemelen. ruhum cevabını bilmediği soruların koynuna girer, cevapları duyunca da sorularını unutur böyle perşembe günlerinde. insan bazı günler sabit iken, şehir değiştirir içinde. bir akdeniz yapar, bir bursa’ya uğrar, iki otogar görür, tekrar içine döner. beynimizdeki gitme fikri, varlığımızdan bağımsız değerlendirilemez. yani işin aslı, gideceğim yerde yine ben olacaksam, pek de anlamı yok. o yüzden kapının eşiği memlekettir bazı insanlara; orada doğmuştur, orada yaşlanıp, ölecektir.

böyle perşembelerde aklımı kaçırırım. dünyanın zeminine inerim, toprağı görürüm, topraktakileri görürüm, toprağa gireceğim günü görürüm. evin içine bulut dolar, ince şimşek saat dokuz suları, beş-on dakikaya patlar her şey, yağmur suyu dolar evim. tahliye için iki tane bira isterim. ortalık kuruduğunda fark ederim ben de kurumuşum. dalarım kırılmış, peşine kanadım kırılmış, onun da peşine kalbim kırılmış... ağaç desen ağaç değilim, martı desen martı değilim, insan desen o da değilim. niye mi? bu kadar kırgınlığa tanınmaz olur insan. düşün; yerde tuz buz cam kristalleri, hadi tespit et, kütahya mı, paşabahçe mi? haddini bilmez, haddinden fazla kırılırsan; insanlar aslında senin kim olduğunu unutur. ve bu unutkanlık sadece böyle perşembe günleri cereyan eder...

bugün perşembe...

geçmişimden zincirlenmişim, zindanın en soğuk duvarına yaslanmışım, aç kalmış bir sıçan parmak ucumda yürümüş saat dokuz suları, özgürlüğüme kavuşmak için mahkumiyeti kabul etmişim, ikiyle ikiyi toplamışım, ama henüz dört diyememişim, önüme atılan lapa pirinci, sırf onları çok güzel dinliyorum diye etrafımda gezen insanlara ikram etmişim, gece olmuşum, uyumamışım, kalbimin en delikli tarafını küçük cama asmışım, hiç hava almayan ciğerlerimin camlarını açmışım, bugün de bütün kaoslara yenilmişim, özgürlüğüme kavuşmak için mağlubiyeti kabul etmişim.

sonra bu perşembe akşamı annemin sesini duymuşum, yakamoz canlanmış hem ben hem de carettalar yolumuzu bulmuşuz. kapının eşiğinde saat dokuz suları...