Şimdi telefonu kapattık binbir duyguyla. Yıllar önce gitttiğimiz adada şimdi oğlunla güneşlenirken her sokağında bin tane anımızın olduğu yerdesin. Bana telefonda şu çocuğa anlatabilecek bir tane düzgün anı bulamadım diye espri yaptın ve ekledin.” Seni çok seviyorum en çok da senin yanında kendim olabildiğim için çok seviyorum” dedin. Düşündüm benim de en özgürce kendim olabildiğim insanlardan biri sensin. Evet hayatta güvenli alan sağlayacak insanlar olmalı çevremizde de peki bu alanların dışında biz kimiz? Gerçekten ben kimim? Özgürce istediğimi yapmamı engelleyen insanlar mı yoksa ben miyim? Bin tane soru ile bıraktın beni dostum. Sonra kendi çocuklarıma baktım onlara hangi anılarımı anlattığıma. Benim yaptığım her şey, beni şu ana getiren her şey gerçekten bu kadar gizli mi? Kano ile suda sürüklendik sanki hiç olmamış gibi tekrar bindik, çok beğendiğimiz yakışıklıların peşine takıldık, dallarla kamufle olup çöplere daldık, çok alkol aldık bağıra bağıra şarkı söyledik, kumlara yattık bugün olacağımızı sandığımız insanların hayallerine daldık, asi olduk, parasız olduk, son paramızla aldıklarımızı bölüştük, aşık olduk, ağladık, sonra tekrar aşık olduk, çok ağladık, tüm sırlarımızı paylaştık, yaralarımızı sardık… en çok da birbirimize iyi geldik. E ne oldu peki bu anıları duyan çocuklar ne düşünecek diye korkuyorsak o zaman en çok onlara yabancı değil miyiz? Yıllarca zaten herkes için ayrı bir persona yaratmadık mı? Sahilde kumların üzerinde sabahlarken asla değişmeme vaadi veren kızlar daha gerçek değil mi? Çocuklarımız da bunu öğrense dünyaları, vizyonları değişecek belki. Canım arkadaşım o kumlara gömmeseydik o kızları bugün kim olurduk diye düşünmeden geçemedim. Sadece o telefonda birbirimizi sevdiğimizi söylerken çok uzun zamandır hiç bu kadar genç, eğlenceli, tam da kendim gibi hissetmemiştim. O kumlara gömülmüş kızların elini tutsak çocuklarımızla tanıştırsak geç kalmadan onlar başka haller yaratmadan kendileri gibi yaşarlar mı? Evet hayat değişken ve yaşam hiç de bu kadar özgürlükcü değil diyoruz, işte tam burada şu oluyor kafamda; yaşamı buraya vardıran bizim gibi binyüzlü insanlar olabilir mi? Özgür olma imkanı sunulsa çevremizdeki herkesle yeniden tanışmamız gerekir ve tüm dengeler herkes için değişir. İçinde fırtınalar kopan kendileri olmaktan çekinen, özgürleşmeyi, bireyselleşmeyi ayıp olarak adleden bu yaşam şekli tahtından inse, yaşam bizi hoşgeldin diye kucaklar bence. Bu yaş için söz versek canım dostum, geriye dönemeyiz fakat bugünden sonra her gün özgürce yaşasak, özgürce ben olmamızın değişken hallerini kutlasak, en çok kendimizle zaman geçirmekten keyif alsak ve bu bireyselleşmenin meyvelerini hep birlikte toplasak olmaz mı? Yine kumlara gömülecek hayaller peşinde bırakma beni seni çok seviyorum canım dostum.