Hiç olmadık bir vakitte,
Tam inanmayı kaybettiğin o anda olur ya her şey,
Yaşam geçip giderdi hiç olmadık zamanda.
Beş dakika daha deyip tutmaya da çalışamazdım.
Tanrıydı bu!
Yaşamı durduramazdı,
Saklambaç oynadığım sokakta.
Sıkışıp kaldım.
Kaçmayı öğrendim, bir köpekten kurtulmaya çalışırmışçasına
Vurmayı istedim aldığım her darbede,
Savaşmayı öğrendim biraz da.
Yıkamayacağım kalelere zırhsız girerken.
Sevmeyi beceremedim pek.
Hatta dizimi kanattığım o günü de.
Yokuş aşağı sürdüğümde sanki uçacakmışım hissiyatını veren o arabayı da...
Tek ayak üstünde peşi sıra zıplarken düşmemeye direndiğim o tebeşir çizgilerini de.
İçimde hâlâ yaşattığım o çocuğu da.
sevmeyi beceremedim.
Hafızamdan kazırcasına sildiğim
Ama beni bu bedene mesken eden,
Soluk soluğa koşarken sokaklarca.
Hiç yakalanmayacak hissiyatı veren,
Ve artık yitirdiğim o şeyleri alın benden.
Yitişlerdir biraz da bitişleri getiren.
Alın benden artık,
Sığamadığım kapı pervazlarını,
Koşamadığım sokakları,
Binemediğim atlıkarıncaları.
Yaşam bu!
İçerisinde yaşanması mümkün olmayanı barındıran.
İki yıldız bir yörüngede dans ederken birbirlerini yok edermiş,
Aşk, sevgi ya da adına her ne diyorsak bu tutkunun,
Ölmek olsa bile sonu, bir olmak.