Durduk belki ara ara, yorulduk. Koşmak isterken ayağımız hep takıldı aşamadığımız çitlere. Kanatlanmayı tahayyül ederken rüzgârın ve fırtınanın savurmalarını hesaba katmadık.
Düştük. Hem de öyle sert oldu ki düşmelerimiz, kanatlarımız kırıldı. Takatsiz kaldık. Okyanusun ortasında pusulasını kaybetmiş gemi gibi ne tarafa yöneleceğimizi şaşırdık. Kalakaldık tenhanın sessizliğinde. Çaresizdik belki de, lâkin acziyetimiz en büyük gücümüz oldu. Durmadık her şeye, herkese rağmen çabaladık. Çünkü yol uzundu, pes edemezdik.
Kalkmak için her gün yeni bir imkan sunuluyor bize. Yepyeni kararlar alıp hayatımıza tekrar yön vermek için sunulan bir nimet..
Tertemiz, sıfırdan açılan bir sayfa..
Geride kalanları geleceğe taşıdığımız sürece yeni adımlar hep geçmişte kalacak. Pençesine takıldığın geçmişi ait olduğu yere bırak! Yola devam et! Yaşadığın şu hayatın hakkını ver.
Al pusulanı eline! İstikamet sana en sâdık yoldaş olsun.
Haydi durma koş, yorulsan da yavaşlasan da yürü!
Yol senin...
Pes etme...
.
"Yürü, ey seyyâh-ı âvâre yürü, durma yürü!
Koymasın râh-ı visâlden seni ezyâk-ı misal."