Yaşamak için nedenler aramaz mıyız hep? Hayatın anlamsız olduğunu içten içe bildiğimiz halde tutunacak olaylar buluruz. Bağlanmaya, sevgiye, sosyalliğe ya da salaksak paraya anlam yükleriz hep. Zaman akıp gider. Acaba cidden önemi var mıdır? Geçirdiğim günlerin, sevdiğim insanların, sevmediğim insanların, gelecekteki kariyerimin, yaşamamın, ölmemin, insanların, dünyanın, güneşin, yıldızların, evrenin, her şeyin? Evrenin dışında bir şey olmak zorunda olmaması gibi belki de bizim de yaşamamızın amacı da olmak zorunda değildir. Belki de aynı evrenin bir balon gibi sürekli büyümesi gibi biz de büyümeliyiz, bu dediklerimi yanlış çıkarabilmek için. Hayatımızın, yaşamanın, mutluluğun, üzüntünün anlamlı olduğuna dair bir umut beslemeliyiz belki de. Şüpheci olmalıyız. Her şey anlamsız da olabilir anlamlı da. Her şey senin nasıl baktığına ve yaşamayı seçip seçmediğine bağlı. Felsefedeki tek önemli soru değil midir intihar? Hayatın yaşamaya değer olup olmadığını yargılamak? Kötü müdür bu sence? Ya da korkar mısın bundan? Der misin kendi kendine, cahillik mutluluktur? Bunu demenin sebebi değil midir insan olman? Düşünüp insandan da öte olman gerekmez mi sence de? Belki de önemli sorunlarımızdan biri kendimizi kandırmamızdır. Düşünmekten kaçmamızdır. Umarım anlarsın bir gün beni. Çalışırsın bu dünya için. Anlarsın her şey pestenkerani. Belki seversin kendini.