Toprak gibi derinlerde yaşasam 

Boşluklarda nefes alsam 

Gece beni sarmalasa, güneşe varsam 

Tütsülenmiş gecelerde kendimi yoklasam 

Işıklar kapansa, saatim 12’yi geçse

Hüzünler kalsa buharlaşan bardağın ağzında

Ve ağzımdan şu cümleler çıksa 

Dış dünyam güneşliyken pencerelerim gözyaşlarıyla buharlaştı 

Mevsimler geçti, dünün çocukları birikti 

Menekşeler, bu sokaklara uğramazdı boşunaydı beklemek yarını

Sonbaharın yapraklarını sürükleyen rüzgâr bulunmazdı

Bugünün rüzgârı bir ipin ucuna bağlıydı  

Öyleydi ki yarını beklemek sonbahar kadar yabancıydı

Yine de sevdim adsız yabancıyı

Yine de sevdim, yarına dair içimde bulamadığım her şeyi 

En çok da tırmıkların arasında filizlenmiş ot tanelerini