Suç itiraf değil, bir itilaftır yaşam için
Günah hayatın harmonisi,
Nemli anatomini titreten orgazm seremonisi veyahut yalnızlık krizi, belki.
belki,
Böyle buyurdu kutsal kitapları yazan,
Oysa hırsızlar iyi bilir ki düzen değil, kaostur kuralları koyan.
İçindeki insanı evcilleştir demiyorum,
aptal olma,
Çok uzadı bu hazımsızlık ve var olma faslı,
Anlasana,
Sen uzay boşluğunun peroksit çığlığısın.
Kabul et,
zaman kredi,
Üçüncü sayfalar semavi dinlerin güncel ayetleri,
çeperindeki organlar tek kullanımlık,
katrana batık,
Moruk bahsettiğim şeyler sana göre bataklık, bana göre sazlık.
Latin Amerika'da bir ülkeyse iade etme, üstü kalsın.
O zaman hesap günü yaklaşsın, suçlular hasılatı paylaşsın ve korkakların tabutunun çivileri çakılsın,
Çakılsın kalsın,
Çakılsın,
Kalsın.
Neye lazım?
Korneanın akabinde patlar flaş, başlar söğüş.
Şu ne idiği belirsiz fuhuş,
Geleceğe devlet destekli parmaksız koğuş,
Öyle ya, affetmez,
s
i
k
e
r
l
e
r,
Ya kaç ya da dövüş.
Artık mecburi yavanlık,
Pil gibi tek kullanımlık.
Romantizm zenginlere imtiyaz,
Yoksullara lüks,
Ya iç ya da kus.
Öyle hata payı falan yok!
Her şey artık asgari,
Aptallık baki,
Yolsuzluk saki,
Bakmak kafi ve dokunan kafirdir, bu coğrafyada.
Saraylar yapmalı egodan, küfürden,
Dili ıslık, başı teyemmüm, cebi feryat dolu müteahhidin ellerinden.
O da bitecek ya sonunda,
Hepsi "bir" ya,
Düşünme birader, kaç günün kaldı şunun şurasında?
Organlarım ülkemin yatırımcıları gibi sarılıyor iflas bayrağına,
Kafam gece kuşağı gibi tartışıyor, birkaç adam, bir masanın etrafında,
Kalbimde sonunu sevmediğim bir filmin kesilmiş sahneleri duygulanıp durur.
Şu cümle tutuyor beni ayakta,
Dünyaya bakıp sonra; şunun şurasında?
Sen yarı saydam duyargaları ve mor plastik kalbi olan bir çiçeksin.
Muğlak suratın ve azılı dişlerinle şeytanı bile azdıran meleksin.
Sonatsın, sanatsın, balmumundan bir çift kanatsın
Ve sen Zeus'un günahı, felaketimin zekatı, mezarımda açan çiçeklerin en solgunu ve en beyazı olacaksın.
Elbette sevecek, sevişeceksin, çok zor değil.
Harabelik bir aşkın yıkıntılarına,
haremlik kurmuş huysuz bir adamı her zaman hissetmek pek sağlıksız bir iş olurdu doğrusu.
Fakat mesele sen olunca tutarlı konuşmuyorum, bilirim içinde bir başkası yoktur.
Hem sen de yanıma geleceksin, benden birkaç bahar sonra.
Kuru öksürüklerin tortulaştırdığı gırtlağından çıkacak ruhun,
Ve titreyecek vücudun, aynı ihtirasla titrediği gibi o gün,
Öldüğünden değil ancak,
Sevdiğinden hala.
Bana gelince,
Ölmeyeceğime inandığım bir işin içinde,
Dışardan bakınca heybetimden ödün vermeyecek kadar kuvvetli,
Heybemden ödül vermeyecek kadar gaddar bir herifken,
Öyle bir terk edeceğim ki herkesi,
Yaşarken değeri bilinmeyen yalanlarımı,
Yeni dinin ayetleri gibi anlatacak,
Piç kurusu çocuklarım.
Mert Alkan
2021-09-19T20:54:11+03:00Hayranlığınıza hayranım aysira hanım:)
Ayşira
2021-09-18T22:01:37+03:00Mert Bey kelime seçimleri konusundaki cesaretiniz gerçekten etkileyici:d kendimi aynı ilk zamanlarımızdaki gibi hayranken buldum:)
Zeynep Demiryürek
2021-09-18T18:26:19+03:00En zevkle okuduğum şiirdi.
Mert Alkan
2021-09-18T15:46:49+03:00Kesinlikle, tadında olduğu sürece... Teşekkür ederim berk
Berk Bekin
2021-09-18T15:40:05+03:00Ağzı bozuklardan sanatçı olmaz tabusunu yıkmaya bir adım daha... Bana göre de argo lügat, dilin gerekliliği; domino taşı ve olmazsa olmazı, bunu çok iyi yansıtmışsın. Kalemine, fikrine sağlık