Pirinç ayıklar gibi
Ayıkladı içinden beni sevdiğim
Sabah altıydı
Onun için tırnaklarımla yaptığım evin
penceresinden
Silkeledi
Beyaz bir çarşafı silkeler gibi
Tenime bulaşmış ellerini
Kazımak için
Asfaltı yeni dökülmüş yola sürttüm
Yapılan bu israfı
Gizlerim sandım Allah’tan
Küçük bir çocuk olsam ona şikayet ederdim seni
Ama ben secdede
Alnımın çürüyüşünü izledim sessizce
Ve avucumdaki çizgilerin sayısı
Kuşların ezberinde kaldı
Günlerden bir gün
Bir anne aldı dökülen pirinç tanelerimi
Pilav yaptı
Günlerdir boğazına lokma girmemiş çocuklarına
Suyu ve tuzu gözyaşlarımdandı
Sonra bir takıcı
Kolye yaptı sevgilisine
İpi dahi boğazımda sarılıydı
Bir arabaysa ezip geçti farkına varmadan
Kimin neye ihtiyacı varsa
Ona dönüştüm düştüğüm yerde
Bir sende vücut bulamadım
Günlerce suda tuttular
Ama izler, izin silinmedi üzerimden
Hadi ne duruyorsun, öyleyse yak
Hiçbir kitap günah yazmaz buna.
Benden vazgeçişine susan,
Hiçbir kitap…
Sen bir pirinç tanesi olsaydın
Ben öpüp başıma koyardım seni
Heba etmezdim tek taneni
Kemiklerim açlıktan birbirine kenetlense dahi
Bir çerçeveye koyar
Kalbimin en güzel odasında
Saklardım seni
Lakin insanız bilemiyoruz kıymeti
Sandım ki bu dünyaya bir sebebim;
Türkçeyi sevmeyen çocuğun cümlesinde,
Kadının çiçeksiz mutfağının akşam yemeğinde
ve
Şiir okumayan adamların içinde
Sonuca çıkmadı yerim.