İlmeği ceketine dikili

Bir ince ip tutan şehveti

Yardan geçen suça nasıl da meyilli

Bak gör o elmalar düştü

Düşen hiç yenir mi

Ya yenir mi?


Eski tren yolunda yürüyorum

Çınarları anıt yapmışlar

Eski bir zeytin sürgünler vermiş

Tepesine konmuş çocuktan kuşlar

Tekeli de yakmışlar burada

Onun da bir duvarını bırakmışlar

Aynalıkavak'tan inen kemancılar

Darbukacılarla buluşmuş

Su içene bile ritim tutturmuşlar

Oynar ayaklar bir ileri iki geri

Sallanır omuzlar

Yelesini savuran at gibi

Bu murat bize yakın mı

Ya yakın mı?

Düştüğüm çukurlarda

Birikmiş çamurlardan

Nasıl yıkanır bu dizler

ve eller

Alınlar nasıl paklanır

Bilen gelir mi beri?

Rasathanede mum yakarlar

Türbelere çaput bağlarlar

Mezarlıklarda türkü çığırır

Bir saz tutup demiryollara vururlar

Yolumuz yol mu

Ya yol mu?

Aynı yolun yolcusuyuz

Aynı gemideyiz dedik

Su aldıranı da sevdik

Ya hiç ayrı tuttuk mu?

Bana Türkçe bir külah ver şimdi

İzmit’im yanıyor

Pişmaniye dönüyor

Bu sarmaldan çıkanlar

Engin bir parka varıyor

Gel çıkalım Bağçeşme'ye

Kuruyan çeşmeler kalmışlar geride

Geçiyorum aynı yollardan

Bu kez bir de seninle

Ya geçmeyeyim mi?

Yahu ben bu sarıda

geçeyim mi geçmeyeyim mi?