Kimseden ses yoktu, piyano tuşlarında can bulan notalardan başka.

Öylesine yorgun, bitik. Herkes ruhunu uykuya almıştı. Burada düşünceler konuşuluyordu. Herkesin düşünmesi gereken hayatı vardı.

Aslında, düşünmesi gereken ölüm vardı. Nasıl öleceklerdi? Acı çekmek istemiyorlardı. Aileleriyle beraber herkes ölecekti. Saatler kalmıştı. Şimdi de herkes ayaklanmış, buna dur dememiz gerek diye konuşuyorlardı. Fakat dur diyemezlerdi. Diyemeyeceklerini de çok iyi biliyorlardı. Az sonra gök yarıldı. İşte gelmişlerdi. Ölüm... Gelmişti. Herkes çığlık çığlığa koşuyordu. Bu kıyametti. Etraf insan kanlarıyla dolmuştu. Ben olduğum yerdeydim. Ne kadar kaçarsam kaçayım, beni bulacaklarını biliyordum. Ta ki onları gördüğüm zaman...

Çığlık attım. Kaçtım. Bir şeylerin değişmesini umdum. Zamanımın biraz daha uzun sürmesini istedim. Fakat yoktu...

Beni buldular.