düşün önüne
gelir gözümün,
kapalıyken.
çünkü sen,
bir
ideasın
madde değil.
düşün önüme!
şu vakte kadar tüm
düşündüklerim.
düşün! bir hakikat, senin düşün.
yani benim düşüm
sen’i içeren
yahut bir serap ama yine
sen'i içeren
titrer,
satır başına inerken
titrer kağıt.
bir ağaç gövdesi gibi
her rüzgarda,
re-aksiyon veren.
zaten hemen aynı şeydir.
bir rüzgar, bir kağıt,
bir ağaç
ve yazı.
ancak zaten'i sevmem,
hakikat'i de.
şimdi bir
klişe;
"... şimdi, bir akşam vakti..."
özelmiş gibi.
hal-bu-ki
her günün bir yarısı
akşamdır.
...
-diğer yarısı, akşamüstü-
bir klişe
"seni düşündüm şimdi, bir akşam vakti..."
halbuki
zamana sığdırmak
düşünmeyi,
alçaklıktır.
şimdi (!)
düşün, düşün ve düşün...
sen kimsin
ve kimdin?
bu kez bunlar düş değil,
yahut serap, herhangi bir şeyi
içeren.
bir öneri ya da bir emir
ama
ne astan
ne üsten.
bunlar
var olmayan tüm benliğiyle söylenmiş fikirlerin
acı vurumu.
düşün: kimdin?
"düşün bir akşamüstü"
kendinden "o" diye bahset
ve düşün!
kimdi?
gerçekliğin, bir akşam
düşün, akşamüstü
sen bir fikir
madden,
idea idi.